NİKÂH KİTABI
İbadet Maksadıyla Evlenmeyi Terk Eden Bizden Değildir
Ebu Umâme radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Evlenin. Zira ben kıyamet gününde peygamberlere sizin çokluğunuzla övüneceğim. Hristiyan rahipleri gibi olmayın.”1204
Ebu Nuceyh es-Sulemi radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Evlenmeye gücü yettiği halde evlenmeyen bizden değildir.”1205
Ebu Kılabe’den, o da sahabeden birinden: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“İbadet maksadıyla evlenmeyen bizden değildir”1206
1204 Hasen. Ru’yanî (1170) Beyhaki (7/78) Deylemi (2289) İbn Adiy (6/2147) el- Elbani es-Sahiha (1782)
1205 Sahih. Darimi (2210) İbn Ebi Şeybe (3/453) Abdurrazzak (6/178) Haris Müsned (475) Hallal es-Sunne (1447) Ebu Davud Merasil (202) Beyhaki (7/78) Taberani (22/367) Taberani Evsat (1/297) Dulabi el-Kuna (491) Haris’in rivayetinde Ebu Nuceyh es-Sulemi, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittiğini tasrih etmiştir. Böylece onun sahabe oluşu sabit olmuş, Mürsel olma şüphesi kalkmıştır.
1206 Hasen. Abdurrazzak (7/150) Mamer b. Raşid Cami (1179)
İhtiyacı Bitince Hanımını Boşayan ve Mehrini Ödemeyen Günahkârdır
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz Allah katında günahların en büyüğü bir kadın ile evlenip, ondan ihtiyacını karşılayınca onu boşayan ve mehrini ona ödemeyen kimse ile bir adamı çalıştırdıktan sonra ücretini vermeyen, bir diğeri ise boş yere bir hayvanı öldürenin kimsenin günahıdır.”1207
1207 Hasen. Hakim (2/198) Beyhaki (7/241) el-Elbani, es-Sahiha (999)
Hadımlaşan Bizden Değildir
Sa’d b. Mes’ud dedi ki:
“Osman b. Ma’zun radıyallahu anh Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi ve dedi ki:
“Bizim için hadım olmamıza (kısırlaşmamıza) izin ver” Bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Hadım olan ve kendisini hadım ettirenler bizden değildir. Ümmetimin hadımlığı oruç tutmaktır.” Dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Bizim için seyahat etmemize izin ver” buyurdu ki:
“Ümmetimin seyahati Allah yolunda cihad etmektir.” Dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Bizim için ruhbanlığa (ibadete çekilmemize) izin ver.” Buyurdu ki:
“Ümmetimin ruhbanlığı mescidlerde oturmak ve namazı beklemektir.”1208
1208 Hasen ligayrihi. İbn Mubarek Zühd (845) Begavi Şerhu’s-Sunne (2/270- 271) Mesabihu’s-Sunne (1/225) İbn Abdilberr et-Temhid (21/226) Hadis isnadında bulunan Ruşdeyn b. Sa’d ve Abdurrahman b. Ziyad b. En’am sebebiyle zayıftır.
* İbn Sad Tabakat’ta (3/394) ceyyid isnadla İbn Şihab’dan benzerini rivayet etmiştir. Bkz.: Elbani es-Sahiha (1830)
* Başka bir zayıf isnadla: Hakim et-Tirmizi Nevadiru’l-Usul (4/8) İbn Beşkuval, ez-Zeyl Ala Havdi Kevser (s.149 no:77)
* “Ümmetimin hadımlığı oruçtur” lafzıyla İbn Amr radıyallahu anhuma’dan:
Ahmed (2/173) İbn Adiy el-Kamil (2/450) Şuayb el-Arnaut sahih ligayrihi demiştir. Elbani sahih demiştir. Sahihu’l-Cami (3228) es-Sahiha (1830)
* Ebu Umame radıyallahu anh’den: “Ümmetimin seyahati Allah yolunda cihad etmektir” lafzıyla: Ebu Davud (2488) Hakim (2/83) Beyhaki (9/161) Taberani (8/168, 183) Elbani sahih demiştir. Sahihu’l-Cami (2093)
* Cabir radıyallahu anh’den benzeri: Huseyn el-Mervezi, Zevaidu’z-Zuhd (1107) Ahmed (3/378, 382, 383)
Bkz.: Elbani ed-Daife (3/479-480) Mişkatu’l-Mesabih (1/225) Heysemi Mecmau’z-Zevaid (4/254)
Erkeğin Birden Fazla Evlenmesine Karşı Çıkanlar Bizden Değildir
Feminizm dininin etkisinde kalan kimseler, İslam’da erkeğin aynı anda dörde kadar evlenmesine itiraz etmekte, kullarının maslahatını en iyi bilen Allah’ın hükmüne kafa tutmaktadırlar. Maalesef bu habis düşünce Müslüman erkek ve kadınlar arasında da yayılmaya başlamış, kendilerinin Müslüman olduğunu zanneden bazı kimseler çok eşliliğin aleyhinde sözler konuşur olmuşlardır. İşte bunlar bizden, bizim dinimizden değildirler. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
‘Eğer (kendileriyle evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarına riâyet edememekten korkarsanız beğendiğiniz kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın. Haksızlık yapmaktan korkarsanız bir tane alın yahut da sahip olduğunuzla yetinin. Bu adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.’ (Nisâ’, 3)
Şanı Yüce Allah, bu ayet-i kerîmede yetimlerin velilerine hitap etmekte ve onlara şöyle buyurmaktadır: Eğer sorumluluğunuzda bulunan yetimlerle evlendiğiniz takdirde, onların mehirlerini verememekten endişe ederseniz, onlarla değil, başka kadınlarla evlenmeyi tercih ediniz. Yüce Allah bu konuda sizi darda bırakmamış, birden dörde kadar evlenmenize izin vermiştir. Birden fazla hanımla evlendiği takdirde, onlara adil davranmayarak zulmedecek kimsenin bir evlilikle veya elinde bulunan cariyelerle yetinmesi vaciptir.1209
Mümin neslin çoğalması için evlenmeyi teşvik eden deliller de bu konuyu pekiştirir. İbn ‘Abbâs radıyallahu anhuma, Sa’îd b. Cubeyr’e şöyle demiştir:
‘Evlen! Hiç şüphesiz bu ümmetin en hayırlısı, hanımı en çok olanıdır.’1210
Bu ve daha birçok delil, bazı şartlarla birden fazla evliliğin müstehap olduğunu göstermektedir.
Birtakım nedenlerden dolayı, en adaletli ve en sağlıklı yolun birden fazla evliliğin mubahlığı olduğu konusunda hiçbir akıl sahibi şüphe duymaz. Bu nedenlerden bazıları şunlardır:
1. Kadınların hayızlı olduğu, hastalandığı ve loğusa olduğu durumlarda, evliliğin en önemli gereği olan cinsel ilişkide bulunulamamaktadır. Erkek ümmetin artmasına vesile olmaya hazır olduğu ve bu konuda hiçbir suçu bulunmadığı halde, kadının mazeretinden dolayı bunu yerine getirememektedir.
2. Allah’ın bir takdiri olarak, dünya nüfusunda, kadınlara oranla erkeklerin nüfusu daha azdır. Hayatın birçok alanlarında daha aktif bulunmaları nedeniyle ölüm oranları erkeklerde daha yüksektir. Erkeklerin tek evlilikle zorunlu tutulmaları durumunda, önemli oranda kadınlar, evlilikten mahrum kalacaklardır. Böylelikle fuhşa itilmiş olacaklardır.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, kıyametin alametleri arasında erkek nüfusunun azalacağını belirtmiş ve şöyle buyurmuştur:
‘...erkekler azalacak, kadınlar çoğalacak; öyle ki, elli kadının ihtiyacını bir erkek karşılamak zorunda kalacak...’1211
3. Bütün kadınlar evliliğe müsaittirler. Fakat erkeklerin birçoğu maddi imkânsızlıklar ve fakirlik nedeniyle evliliğe hazırlanamamaktadırlar. Dolayısıyla evlenebilecek erkeklerin oranı, evlenebilecek kadınların sayısından çok daha az olmaktadır.
4. Bazı erkekler, yaratılışlarının bir sonucu olarak, bir kadınla yetinemeyecek ölçüde cinsel arzuları kabarıktır. Meşru olmayan ahlak dışı ilişkilerin önlenmesi için bu arzularını meşru yoldan karşılamaları için çok evlilik mubah kılınmıştır.
5. Kocasından boşanmış ya da vefatı nedeniyle dul kalmış bakacak kimsesi bulunmayan bir kadın için, birden fazla evlilik bazen sığınak ve büyük bir nimet olabilmektedir.
Yukarıda belirtilen gerekçelere rağmen birden fazla evlilik, bir zorunluluk değil sadece müstehaptır. Müsamahakâr İslâm Şeriatı’nın bir hükmüdür. Ancak bazı insanların bunu suistimal etmeleri, birçok insanın gözünde bunun bir suç olarak algılanmasına, aşağılık ve kötü bir davranış olarak görülmesine ve asılsız birtakım töhmetlerle yerilmesine neden olmuştur.
1209 ‘Â’işe radıyallahu anha bu şekilde tefsir etmiştir: Buhârî (5064)
1210 Sahih. Buhârî (5069).
1211 Sahih. Buhârî (5231) ve Müslim (2671).
Kadınları Değersiz Gören Cahiliye Ehline Benzer
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Ömer radıyallahu anh'e bir ayet hakkında sormak istiyordum. Bir sene bekledim heybetinden soramadım. Tâ ki hacc yapmak üzere çıktı. Ben de beraberinde çıktım. Dönüp biraz yürüdüğümüzde Ömer radıyallahu anh ihtiyacı için bir misvak ağacının yanına geçti. Ben onu bekledim. Nihayet işini bitirdi. Sonra beraberinde yürüdüm. Bir sırasını buldum, dedim ki:
"Ey Mü’minlerin emiri! Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in hanımlarından ona karşı bir davranış içinde bulunmuş olan o iki kadın kimdir?" Ömer radıyallahu anh de:
"Onlar Hafsa ile Aişe'dir" dedi. Bunun üzerine dedim ki:
"Vallahi ben bir seneden beri bunu sana sormak istiyordum fakat saygımdan soramıyordum." O da:
"Öyle yapma bende bir bilgi olduğunu zannettiğin bir şeyi hemen bana sor ki, bir bilgim varsa onu sana haber vereyim." dedi. Sonra Ömer radıyallahu anh şöyle devam etti:
"Vallahi biz doğrusu cahiliyye döneminde (Allah Teala onlar için indirdiğini indirinceye kadar ve haklarında verdiği payı verinceye kadar) kadınları bir şey saymazdık. Ben, kendi kendime bir iş hakkında düşünürken karım bana:
“Şöyle şöyle yapsan” dedi. Ben de:
“Senin neyine gerek, benim düşündüğüm bir işte senin sorumluluğun da ne oluyor?” dedim. Bana:
“Ey Hattaboğlu! Sen kendine karşı gevezelik edilmesini istemiyorsun, halbuki senin kızın Rasulullah'a karşı mırıldanıyor, hatta o günü öfkeli bırakıyor” deyiverdi. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh hemen kalktı, ridasını aldı, Hafsa radıyallahu anha'ya kadar gitti ve ona:
“Kızım sen Rasulullah'a karşı mırıldanıyor, onu bütün gün kızgın bırakacak kadar söyleniyor musun?” dedi. O da:
“Vallahi biz hepimiz ona söylenir, mırıldanırız” dedi. Ben de ona dedim ki:
“Bilirsin ben seni Allah'ın cezasından ve Rasulullah'ın gazabından daima sakındırmışımdır kızım! Sakın seni arkadaşının güzelliği ve Rasulullah'ın ona karşı olan sevgisi aldatmasın.” - Bu sözüyle Aişe radıyallahu anha'yı kastediyordu. Sonra dedi ki:
“Oradan çıktım, akrabalığım olduğu için Ümm Seleme radıyallahu anha'nın yanına girdim, durumu ona söyledim. Ümm Seleme de bana şöyle dedi:
“Şaşarım ey Hattaboğlu! Herşeye girdin de Rasulullah ile hanımları arasına da mı girmek istiyorsun?” İşte bu söz bana öyle tesir etti ki; vicdanımdan duyduğum üzüntüyü kısmen ortadan kaldırdı. Bunun üzerine onun yanından da çıktım. Benim Ensardan bir arkadaşım vardı. Ben gitmediğim zaman o bana haber getirir ve gitmediği zaman da ben onahaber getirirdim. Bu esnada Gassan krallarından biri hakkında endişe ediyorduk, üzerimize yürüyeceği söyleniyor, yüreklerimiz onunla dolu bulunuyordu. Bir baktım ki, arkadaşım Ensari kapıyı çalıyor bana: “Aç aç” diyordu. Bende:
“Gassani mi geldi?” dedim.
“Hayır ondan daha kötüsü, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem hanımlarından ayrılıp köşesine çekilmiş” dedi. İçimden
“Hafsa ile Aişe'nin burnu sürtülsün” dedim. Hemen elbisemi aldım, çıktım. Nihayet yanına vardığımda gördüm ki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem birkaç basamakla çıkılır meşrebede (şerbetlik denilen divanlı bir odada) siyah bir uşağı da merdivenin başında duruyordu. Ona:
“Ömer b. El-Hattab'ın geldiğini söyle” dedim. Nihayet Rasulullah bana izin verdi. Ben de bu söylediğim sözleri O'na anlattım. Ümmü Seleme'nin sözlerine geldiğimde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem tebessüm etti. Bir hasır üzerinde bulunuyordu ve hasırla arasında bir şey yoktu. Başının altında içi lif dolu bir meşin yastık vardı. Ayaklarının yanında biraz dökülmüş bedevi zamkı denilen selem, baş ucunda da asılı bir pösteki duruyordu. Böğründe hasırın izini gördüğümde ağlamaya başladım.
“Niye ağlıyorsun?” dedi:
“Ey Allah’ın rasulü! Kisra ve Kayser bulundukları haldeler, sen ise Allah'ın Rasulü'sün” dedim. Buyurdu ki:
"Dünya onların ahiret bizim; sen buna razı olmuyor musun?"1212
1212 Sahih. Buhârî (4913)
Nikahında Dörtten Fazla Kadın Bulunduranlar Cahiliyye Ehline Benzer
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: “Gaylan b. Seleme Cahiliyye döneminde on kadın ile evli bulunduğu halde Müslüman oldu. Hanımları da onunla birlikte müslüman oldular. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ona:
“Onlardan dört tanesini seç” buyurdu.1213
1213 Sahih. İbn Hibban (9/463) Hakim (2/210) Ahmed (2/13) Ebu Davud (2241) İbn Mace (1952) Tirmizi (1128)
Cahiliye Devrinin Yasaklanan Nikâh Türleri
Âişe radıyallahu anha şöyle haber vermiştir: “Câhiliyet zamanında nikâh dört çeşit idi. Bunlardan biri, bugün insanların yapmakta oldukları nikâhtır. Şöyle ki: Erkek, diğer bir erkekten velâyetindeki kadını yâhud kızını ister, akabinde o kadının mehrini ta'yin edip miktârını belirler. Sonra da o kadını nikâh eder.
Diğer bir nikâh şekli şudur: Erkek, kendi karısı hayızından te- mizlendiği zaman karısına: “Kendini (şeriflerden) fulân kimseye gönder de, ondan seninle cinsî münâsebet yapmasını iste!” der ve kadının o cinsî münâsebet yapmasını istediği erkekten gebe kaldığı tebeyyün edinceye kadar kocası asla kadınına dokunmayıp, ondan ayrı durur. Kadının gebeliği belirince isterse kendi kocası o gebe kadınla cima yapar. Kocası bu başka erkekle cinsî münâsebet işini ancak çocuğun asaletine rağbet ettiği için yapar. İşte bu nikâh, “Nikâhu'l-istibdâ” (yânî başkasından cinsî münâsebet istemenikâhı) olur.
Diğer bir nikâh çeşidi de şudur: On kişiden az bir cemâat toplanırlar da bunların hepsi bir kadının yanına girerler ve herbiri ayrı ayrı kadınla cima yapar. Netîcede kadın bundan gebe kalıp da doğurduğu ve çocuğunu doğurmasının ardından birkaç geceler geçtiği zaman o erkeklere haber gönderir. Artık o erkeklerden hiçbiri gelmemezlik edemez. Nihayet hepsi kadının yanında toplanırlar. Kadın onlara hitaben:
“İşinizden meydana gelip de doğurmuş bulunduğum çocuğu tanıdınız. Bu çocuk, senin oğlundur ey Falân!” der ve kadın, onlardan arzu ettiği kimsenin ismini söyler. Böylece kadının çocuğu, o adamın nesebine katılır. İsmini söylediği o erkek, bu çocuktan çekinmeye, yânî onu kabul etmemeye muktedir olamaz.
Dördüncü çeşit nikâh şöyledir: Birçok insanlar toplanırlar da bir kadının yanına girerler. O kadının yanına gelen erkeklerden hiçbiri çekinemez. Bu kadınlar birtakım fahişelerdir ki, bunlar kendi kapıları üzerine bir alâmet olsun diye birer bayrak dikerlerdi. Artık kim isterse bu bayraklı kadınların yanına girer. Bunlardan biri gebe kalıp da çocuğunu doğurduğu zaman, o erkekler kadın için toplanırlar ve kendileri için birkaç kâşif, yânî iz sürmekte maharetli kimseler çağırırlar. Sonra bu kâşifler o kadının çocuğunu, karar verdikleri kimsenin nesebine katarlar. Böylece çocuk onun soyuna katılır ve o şahsın oğlu diye çağırılır. O zât bundan çekinemez.
Nihayet Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem hakk ile peygamber gönderilince insanların bugünkü nikâhı müstesna olmak üzere, bu câhiliyet nikâhlarının hepsini yıktı.”1214
1214 Sahih. Buhari (5127)
Şigar Nikâhı Yapanlar Bizden Değildir
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şigâr nikâhını yasaklamıştır. Şiğâr nikâhı, bir adamın, başka bir adama:
‘Sen kızını benimle; ben de kızımı seninle evlendireyim veya sen kız kardeşini benimle, ben de kız kardeşimi seninle evlendireyim’ demesidir’1215.
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
‘İslâm’da şiğâr yoktur’.1216
Şigar nikâhı: İki kişinin kızlarını, kız kardeşlerini veya velisi bulundukları kızları, mehirli veya mehirsiz karşılıklı değişerek evlenmeleridir. Bu nikâh haram kılınmıştır. Değişme şartı nedeniyle bu nikâh fâsit/geçersiz olmuştur. Çünkü bu türden nikâhlar çok büyük fesatlar içermektedirler. Kadınlar, istemedikleri kimselerle evlenmeye mecbur bırakılmakta, erkeklerin menfaati, kadınların maslahatına tercih edilmektedir. Bu kadınlara zulümdür. Kadınları, emsallerinin mehirlerinden mahrum bırakmaktadır. Ayrıca bu nikâh, evlilik sonrası problemlere ve düşmanlıklara yol açmaktadır. Yüce Allah’ın şeriatına aykırı davranarak, bu türden akitlerde bulunanların bir an önce hak ettikleri cezaya çarptırılmaları gerekir.
1215 Sahih. Muslim (1416).
1216 Sahih. Müslim (1415).
Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî "BİZDEN OLMAYANLAR" Şerhi'nin - Ses Kayıtları 01 - 67
Kâfirler Gibi Düğün Yapanlar Bizden Değildir
Amr b. el-Haris’ten: “Birisi İbn Mes’ud radıyallahu anh’ı bir düğün yemeğine davet etti. İbn Mesud radıyallahu anh oraya gidince eğlence sesi işitti ve girmeden geri döndü. Neden döndüğü sorulunca şöyle dedi: Ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Kim bir topluluğun kalabalığını artırırsa onlardandır. Kim bir topluluğun amelinden razı olursa onu işleyene ortak olur.”1217
Abdurrahman b. Ziyad şöyle dedi: “Ebu Zerr el-Gıfari radıyallahu anh bir düğün yemeğine davet edildi. Oraya gittiğinde eğlence sesleri işitti ve geri döndü. Ona: “Girmeyecek misin?” denilince:
“Ben bazı sesler işittim. Kim bir topluluğun kalabalığını artırırsa onun ehlinden olur. Kim bir amelden razı olursa onu işleyene ortak olur” dedi.”1218
Enes b. Malik radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim bir topluluğun karartısını (kalabalığını) artırırsa onlardandır.”1219
Ebu Ubeyde, Huzeyfe radıyallahu anh’den şöyle rivayet etmiştir:
“Huzeyfe radıyallahu anh bir şey için davet edildiğinde acemlere ait bir şekil gördü ve hemen çıkarak:
“Kim kendisini bir kavme benzetirse onlardandır” dedi.”1220
Ebu Bekr el-Hallâl, isnadıyla Muhammed b. Sirin’den rivayet ediyor:
Huzeyfe b. El-Yeman radıyallahu anh bir eve geldi ve orada sarı ve kurşundan ibrikler görünce girmedi. Dedi ki:
“Kim kendisini bir kavme benzetirse onlardandır.”1221
Düğünlerde işlenen çirkinlikler şöyledir:
1. Gelinin gerdek gecesi kuaföre götürülmesi:
Günümüzde gelenek haline gelmiş, karşı konulamaz boyuta ulaşmış en kötü münkerlerdendir. Öyle ki bunu yapanlar değil, yapmak istemeyenler engellenmektedir. Kuaförler genellikle erkeklerden oluşmakta. Bu tür yerlerde neler olup-bittiğini herkes bilmektedir. Müslüman bir genç kız, vücuduna yabancı bir erkeğin dokunmasına nasıl izin verebilir? Ailesini kıskanmayan bir koca için bu çok utanç verici bir durumdur!
2. Gerdeğe hazırlamak gerekçesiyle kadınların, gelinin avret yerlerine bakmaları: Hiçbir kadın, başka bir kadının avret yerine bakması caiz değildir. Bu haramdır. Çünkü Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
‘Hiçbir erkek, başka bir erkeğin; hiçbir kadın da başka bir kadının avret yerine bakmasın’ buyurmuştur. Kadınlar arasındaki avret yeri, abdest âzâları dışında kalan yerlerdir.
Cahil kadınlar birbirlerinin avret yerlerine bakmaktan sakınmamaktadırlar. Birbirleriyle akraba olmalarının bunu meşrulaştırdığını düşünmektedirler. İyi bilinmelidir ki, bir kız yedi yaşına ulaştığında, onun avret yerine ne annesinin, ne de kız kardeşlerinin bakması caiz değildir.1222
3. Evlilik törenlerinin, birçok münkerlerin ve günahların işlendiği düğün solanlannda veya otellerde yapılmasında ısrar edilmesi: Bu törenlerde, israf ve savurganlıklarla birlikte birçok günah işlenmektedir. Şarkıcı kadınlar ve erkekler çağrılmakta, nefislere hitap eden, kalplere kötülükleri aşılayan şarkılar ve sözler söylenmektedir. Bunlara gelin ve damatla birlikte bütün davetliler iştirak etmektedir. Bu törenlerin genelinde kadın erkek karışık bulunmakta, açıktan fuhşa, çıplaklığa ve ancak ahiretten nasipsiz kimselerin yapabileceği rezilliklere ortam hazırlanmaktadır. Bu törenlerin haram olduğunda hiçbir şüphe yoktur.
4. Açık ve dekolte gelinliklerin giyilmesi: Kadınların ve mahremlerin dışında başkalarının da görebileceği ortamlarda açık kıyafetlerin ve gelinliklerin giyilmesi haramdır ve caiz değildir.
Batının örf ve adetlerini taklid eden zümreler tarafından eski Cermen toplumunun âdeti olan ve kutsal anlamlar yükledikleri beyaz gelinlik kıyafeti, İslam diyarlarına yayılmaya başlamıştır. Bol ve tesettüre uygun olsa dahi kâfirlere benzememek için beyaz gelinlik giyilmemelidir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, beyaz rengi kefen olarak uygun görmüş, her an ölümden gafil kalmamaları, emellerini ahirete bağlamaları için hayattakilere tavsiye etmiştir:
“Elbiselerinizin hayırlısı beyaz olanıdır. Dirileriniz onu giysin ve ölülerinizi onunla kefenleyin.”1223
“Dünyada bir garib gibi veya geçip giden bir yolcu gibi ol ve kendini kabir ehlinden say.”1224
5. Damat ve gelinin kendilerine ayrılan köşede erkeklerin ve hanımların ortasında, oturmaları: Bu büyük bir hatadır. Birçok haramı birden işlemektir. Bu haramlardan biri, kadınlarla erkeklerin en çekici kıyafetler ve süslü oldukları bir zamanda aynı ortamda bulunmaları ve birbirlerini görmeleridir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
‘Kadınların yanına girmekten sakınınız!’ buyurmuştur.1225
6. Törenlerde kadınların dans etmesi: Kadınların oyun ve danslarını, erkeklerin gördüğü yerde yapmaları en kötü münkerlerdendir ve haramdır. Fakat sadece kadınlar görüyorsa yapılmaması daha güzeldir. Çünkü genellikle danslar, haram olan müziklerin ve şarkıların eşliğinde yapılmaktadır.
Oyun ve danslar sadece kadınlar arasında yapılsa dahi, bir kadının orada bulunan ve güzel raks eden bir kadını, kocasına anlatmayacağından emin olunamaz. Anlatımlar büyük fitne ve fesada neden olabilir.
7. Törenlerde fotoğraf çekilmesi ve video kayıt yapılması: Ruh taşıyan canlılarının suretlerinin fotoğraf ve video ile kaydedilmesi en büyük günahlardandır. Kadınların parfümleriyle, süsleriyle, dekolte kıyafetleriyle fotoğraflarının çekilmesi, video görüntülerinin kaydedilmesi çok çirkin ve kötü bir davranıştır. Büyük bir fitnedir. Avret yerlerinin görünmesi ve kayıt altına alınmasıdır. Şer ve fesat tohumlarının ekilmesidir. Hiç şüphesiz, fotoğraf ve görüntü kayıtları haramdır. Günahların açıktan işlenmesi beladır. Bu törenlerde bulunanlar, özellikle de kadınlar, bu gibi kötü davranışları ve günahları terk etmelidirler. Düğün törenlerinde Yüce Allah’ın helal kıldığı davranışlarda bulunmalı ve haramlardan sakınmalıdırlar.
8. Düğün yemeğinde İsraf: İnsanlar gösteriş amacıyla, özellikle de kadınların kışkırtmalarıyla düğün yemeklerinde aşırıya gitmekte, birbirleriyle yarışmaktadırlar. Davetli sayısının çok üzerinde, ihtiyaç fazlası yemekler ve ziyafetler hazırlanmaktadır. Daha sonra -açlığını giderecek lokma bulamayan fakirlere rastlanmadığından!!)- bunlar çöpe atılmaktadır. Yüce Allah, Kur’ânı Kerîm’de 22 ayette israfı yermiş ve:
‘İsraf etmeyiniz, hiç kuşkusuz Allah, israf edenleri sevmez’ (Ahkaf, 31) buyurmuştur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem israftan bizleri sakındırmış ve:
‘Yiyiniz, içiniz, sadaka veriniz, israf etmeyiniz ve kibirlenmeyiniz. Hiç şüphesiz Allah, nimetini kulunun üzerinde görmekten hoşnut olur’ buyurmuştur.1226
9. Düğün günü gelinin namazları terk etmesi: Düğün ve gerdek gecesi için hazırlanma genellikle öğle namazından sonra başlamaktadır. Gelin hanım yıkanmakta, giyinmekte ve makyaj yapılmaktadır. Bu nedenlerle namazlar unutulmaktadır. Hâlbuki namazın terki küfürdür.
10. Düğün alayında meşale (ateş) yakmak: Ömer radıyallahu anh’ın Humus valiliğini yapan Abdullah b. Kurat es-Sumâlî’nin yanından, beraberindekiler tarafından önünde meşale yakılmış bir gelin geçiyordu. Elindeki küçük kamçı ile onlara gelinlerinin etrafından dağılıncaya kadar vurdu. Daha sonra bir hutbe vererek şöyle dedi:
“Sizin düğün alayınızdakilere Allah lanet etsin. Onlar ateş yaktılar ve şirk ehline benzediler. Allah ise kıyamet gününde onların nurunu söndürecektir.”1227
11. ‘Mutluluklar ve erkek evlatlar dileriz’ diyerek gelin ve damadın tebrik edilmesi: Bu söz, cahiliye döneminden kalma çirkin bir gelenektir. Günümüzde evlenen çiftleri tebrik etmek ve dua amaçlı söylenmektedir. Bu ifadeyi kullanarak evlenenleri kutlamak nehyedilmiştir. Hasan radıyallahu anh anlatıyor:
“Akil b. Ebî Tâlib, Casim oğullarından bir kadınla evlenmişti. Orada bulunanlar onlara: ‘Mutluluklar ve erkek evlatlar dileriz’ diye tebrik ettiler. Bunun üzerine ‘Akil:
‘Böyle demeyiniz! Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem’in söylediği gibi:
‘Allah bu evliliği sizin hakkınızda hayırlı kılsın ve mübarek eylesin deyiniz’ dedi.1228
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in böyle söylenilmesini yasaklamasının hikmeti, belki de cahiliye adetlerine muhalefet etmektir. Çünkü o dönemde, kız çocuklarının değil, sadece erkek çocukların olması için dua edilirdi. Ayrıca bu duada, Allah’ın ismi zikredilmemekte, O’na hamd ve senada bulunulmamaktadır. Bizim yapmamız gereken, Nebî sallallahualeyhi ve sellem’in sözlerini ve davranışlarını kendimize örnek almamız ve ona uymamızdır. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem evlenenlere şöyle dua etmiştir:
“Allah evliliğinizi her ikinize de mübarek kılsın, bereketi ikinizin üzerinize olsun ve sizi hayırlarda birleştirsin.”1229
1217 Sahih. Deylemi (5621) eş-Şenterini, ez-Zahire Fi Mehasini Ehli’l-Cezire (4/777) Zehebi, Teşbihu’l-Hamis (s.17) Ebu Ya’lâ’dan naklen: Fethu’l-Bari (13/37) Zeylai Nasbu’r-Raye (4/346) Metalibu Aliye (1660) Busayrî İthaf (3297/1) Ali b. Ma’bed’in Kitabu’t-Taat ve’l-Ma’siyet’inden naklen; İbn Hacer, ed-Diraye (1015) Keşfu’l-Hafa (2588)
1218 Zayıf mevkuf. İbnu’l-Mubarek, Kitabu’z-Zuhd (42) Begavi Şerhu’s-Sunne (9/149) ez-Zeylaî Nasbu’r-Raye (4/346) Abdurrahman b. Ziyad ile Ebu Zerr radıyallahu anh arasında inkıta vardır.
1219 Hasen ligayrihi. Hatib Tarih (10/40) İbn Ebi Asım, es-Sunne (1464) Ebu Amr el-Buhayri, Fevaidu’l-Muntabe Li’l-Mahledî (el yazma no:788) el-Elbani ed- Daife (4608) isnadında el-Haris b. en-Numan ve Said b. Umare zayıftır.
1220 Sahih mevkuf. Ahmed el-Vera (s.178) Ebu Talib el-Mekki Kutu’l-Kulub )2/320(
1221 El-Elbani Cilbabu’l-Mer’e (s.56)
1222 Bkz. İbnu’l-Cevzî, Ahkâmu’n-Nisâ’ (76).
1223 Sahih. İbn Hibban (12/242) Hakim (1/506) et-Temhid (22/145) Ziya Muhtare (10/201) Tirmizi (994) Beyhaki (3/245) Şafii Musned (1/364) Ebu Davud (3878) Nesai (8/205) İbn Mace (1472) Abdurrezzak (3/419) Taberani (12/45) Ahmed (1/247) Ru’yani (2/44) Humeydi (1/240)
1224 Sahih. Buhari (6416) İbn Hibban (2/471) Tirmizi (2333) Beyhaki (3/369) İbn Mace (4114) İbni Ebi Şeybe (7/75) Ahmed (2/24) Ru’yani (2/412) İsmaili Mucem (1/400) Taberani(7/40)
1225 Sahih. Buhârî (5232) ve Müslim (2172).
1226 Hasen. Nesâ‘î (5/79) ve Hâkim (4/135).
1227 Hasen. Sa’lebî el-Keşfu ve’l-Beyân (s.1591) Said b. Mansur ve Ebu’ş- Şeyh’ten naklen Fethu’l-Bârî (9/224) el-İsâbe (7/65-66) Umdetu’l-Kârî (29/363)
1228 Sahih. Nesâ‘î (3371) İbn Mâce (1906).
1229 Hasen. Ebu Davud (2130) Tirmizi (1091) İbn Mace (1905)
Mahremiyeti Gizlemeyenler Önceki Ümmetlere Benzer
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden öncekilerin yollarını karış karış, dirsek dirsek izleyeceksiniz. Hatta onlardan biri keler deliğine girmişse siz de gireceksiniz. Ve hatta onlardan biri eşiyle yol ortasında cima etmişse siz de bunu yapacaksınız.”1230
Ebû Saîd radiyallahu anh'dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde mertebe bakımından Allah indinde en kötü insan, karı koca birbirlerine bir sır söylerler de, sonra onlardan birisi ötekinin sırrını ifşa eder.”1231
Hasen el-Basri, (Abdurrahman b. Semura radıyallahu anh’den) rivayet ediyor: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Sizden biri eşiyle yalnız iken aralarında geçen şeyleri anlatır mı?” cemaat sustu. Sonra kadınlara döndü ve buyurdu ki;
“Sizden biri kocasıyla yalnız iken aralarında geçen şeyleri anlatıyor mu?” Bir kadın dedi ki;
“Evet Ey Allah’ın Rasulü! Bunlar anlatıyorlar” bunun üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Böyle yapmayın! Şüphesiz bunun misali; bir şeytanın diğer şeytanla karşılaşınca yol kenarında ona saldırması ve insanların da onları seyretmeleri gibidir.”1232
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem erkeklere yönelerek şöyle buyurdu:
“Sizden bir kimse karısıyla cima'da bulunmak istediği zaman kapıyı üstüne kapayıp üzerine bir örtüyle örtüp, Allahın örtüsüyle örtünür mü?” dedi. Onlar da:
“Evet” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Sonra o kimse bu işten sonra bir meclise oturup ben bugün hanımımla şöyle şöyle yaptım diye anlatır mı?” dedi. Onlar da sükût ettiler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem biraz sonra da kadınlara yönelerek:
“Sizin içinizde de bu gibi sırları başkalarına anlatan kimse var mı?” dedi. Onlar da sükût ettiler. Bunun üzerine bir genç kız dizlerinin biri üzerine çöktü ve sözünü iyi işitmesi ve kendisini görmesi için boynunu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e doğru uzatarak:
“Ey Allahın Rasûlü! Bu erkekler bunu anlatıyorlar ve bu kadınlar da anlatıyorlar” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de:
“Bu neye benzer bilir misiniz? Bu bir şeytanın bir şeytanla yolda karşılaşıp halk kendilerine bakarken onunla cinsi münâsebette bulunmasına benzer...” buyurdu.1233
1230 Sahih. Hakim (4/502) Deylemi (5346) Mervezi es-Sunne (43)
1231 Sahih. Muslim (1437) Ahmed (3/69) Ebu Davud (4970) Beyhaki (7/193) Ebu Avane (3/87) Bezzar (Keşfu’l-Estar 1450)
1232 Sahih ligayrihi. Abdulmelik b. Habib, Edebu’n-Nisa (75) Hadisu İbn Semmak ve’l-Huldî (40) Bkz.: Elbani İrvau’l-Galil (2011)
* Esma bt. Yezid radıyallahu anha’dan zayıf isnadla şahidi; Ahmed (6/456) Taberani (24/162) Hatib el-Muttefak (467)
1233 Hasen ligayrihi. Ebu Davud (2174) Ahmed (2/541) Beyhaki (7/194) İbn Asakir (67/327) Bezzar (17/61) İbn Ebi Şeybe (7/67) Abd b. Humeyd (1456) Haraiti Mesaviu’l-Ahlak (413) Elbani Adabuz Zifaf (s.71) Sahihu’l-Cami (7037)
Kız Evlat İstemeyenler Müşriklere Benzer
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“İçlerinden birine kız (çocuk) müjdelendiği zaman, öfkesinden yüzü kapkara kesilir” (Nahl 58)
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kimin bir kız çocuğu doğar da onu diri diri gömmez, onu küçük düşürmez ve oğlunu ona tercih etmezse, ona sebep Allah onu cennete koyar.”1234
1234 Sahih. Hakim (4/196) Ahmed (1/223) Ebu Davud (5146) İbn Ebi Şeybe (6/103) Beyhaki Şuab (6/410) İbn Nasr, Fevaid (42) İbn Ebi’d-Dunya, el-Iyal (8) el- Elbani ve Şuayb el-Arnaut, hadisin isnadında geçen İbn Hudeyr’in meçhul olduğu gerekçesiyle zayıf saymışlardır. Lakin Hakim ve İbn Ebi Şeybe’nin rivayetlerinde bu ravinin ismi “Ziyad b. Hudeyr” olarak tasrih edilmiş olup, o sika bir ravidir.
Deyyuslar (Ailesini Kıskanmayanlar) Cehennemliklere Benzer
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şu üçü cennete giremez ve kıyamet gününde Allah onlara bakmaz: ana babasına isyan eden, erkeklere benzeyen kadın ve ailesinin işlediği kötülükleri kabullenen deyyus. Şu üçüne de Allah kıyamet gününde bakmaz: ana babasına isyan eden, içkiye devam eden ve verdiğini başa kakan.”1235
Ömer radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Şu üçü cennete giremez: ana babasına isyan eden, deyyus ve erkeklere benzeyen kadın.”1236
Ammar b. Yasir radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Deyyus, erkeklere benzeyen kadın ve içki bağımlısı cennete giremez.” Denildi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Deyyus nedir?” Şöyle buyurdu:
“Ailesinin yanına girene aldırmayan kimsedir.”1237
Malik b. Uhamir radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Allah kıyamet günü “sukûr”un iyiliğini kabul etmez.” Dedik ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Sukûr nedir?” buyurdu ki:
“Hanımının yanına erkekleri sokan kimsedir.”1238
Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Muhakkak ki Allah Teâlâ üç şeyi eliyle yarattı: Ademi eliyle yarattı, Musa aleyhi's-selâm’a indirdiği tevratı eliyle yazdı, cenneti eliyle yarattı, nehirlerini yardı ve ağaçlarını dikti. Meyvelerini çıkardı. Bunları bitirdikten sonra ona baktı ve şöyle buyurdu: “Sana beş kişinin girmesini haram kıldım; kadınlara benzeyerek kadınlaşanerkeklerin, erkeklere benzeyerek erkekleşen kadınların, deyyusun, ana babasına isyan edenin ve ayıkıncaya kadar sarhoş olanın.”1239
- Aynısını Haris b. Nevfel1240 ve Ali1241 radıyallahu anhuma da rivayet etmişlerdir.
Deyyus, hanımını ve aile halkını kıskanmayan kimsedir. Deyyusluğun çağımızdaki bir örneği de evden bir kadının veya kızın, yabancı bir erkekle telefonlaşarak-kur yapma olarak adlandırılan- karşılıklı konuşmalarına göz yummaktır. Evindeki kadınların birinin (mahremi olmayan) yabancı bir erkekle yalnız kalmasına razı olmaktır. Ayrıca, ailesinden bir kadının yalnız başına -şoför vb.- bir yabancıyla arabaya binmesine izin vermek ve şer’î tesettürleri olmadan dışarı çıkmalarına, gelip-geçenin onları seyretmesine razı olmaktır. Kötülük ve hayâsızlık yayan dergi ve filmleri getirip bunları eve sokmaktır.
1235 Sahih. Ahmed (2/69, 128, 134) Nesai (2562) Hakim (1/144) Ebu Ya’la (9/408) Bezzar (12/269, 270) Taberani (12/302) Beyhaki (10/226) Beyhaki Şuab (7/412) Elbani Sahihu’t-Tergib (2366) es-Sahiha (674, 1397)
1236 Hasen. Ziyau’l-Makdisi Muhtare (1/308) Taberi Tehzibu’l-Asar (1554) Deylemi (2506)
1237 Sahih. Tayalisi (642) Beyhaki Şuab (7/412) Ebu Nuaym Marife (5219) Elbani Sahihu’l-Cami (3062)
1238 Sahih ligayrihi. Buhari Tarih (7/304) Bezzar (Keşfu’l-Estar 1489) Haraiti Mesaviu’l-Ahlak (424) Taberani (19/294) Ebu Nuaym Marife (6016) Beyhaki Şuab (7/412) İbn Kani, Mucem (3/51) İbn Asakir Tarihu Dımeşk (56/519-20)
1239 Sahih ligayrihi. Darekutni el-Mu’telef ve’l-Muhtelef (2/30) Hatib Muvazzahu Evham (1/539)
1240 İbn Ebi’d-Dunya Sıfatu’l-Cenne (39) Ziyau’l-Makdisi, Sıfatu’l-Cenne (33) Haraiti Mesaviu’l-Ahlak (410) Beyhaki el-Esma ve’s-Sifat (692)
1241 Deylemi (675) İbn Hacer, Garaibu’l-Multekita (el yazma no: 717)
Kadınlarla Arada Perde veya Duvar Olmadan Sohbet Edenler Haddi Aşanlardır
Zamanımızda kendilerini dine nispet eden birtakım günahkâr kimseler, ya kadın-erkek karışık ortamlarda, ya da kadınlar cemaatinin huzurunda dinî sohbet ve ders yapmaktadırlar. Hâlbuki birbirlerinin mahremi olmayan erkeklerin ve kadınların birbirlerini görmeleri – kadınlar tesettürlü olsalar dahi – caiz değildir. Erkeklerin kadınlara bakmaları yasaklandığı gibi, kadınların da erkeklere bakmaları yasaklanmıştır.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“(Kadınlardan) bir şey istediğiniz zaman, perde arkasından isteyin; bu hem sizin kalbleriniz ve hem de onların kalbleri için daha temizdir” (Ahzab 53)
Âişe radıyallahu anha’dan; “Süt amcası Eflah hicabın nüzulunden sonra Aişe radıyallahu anha’nın yanına girmek üzere izin istemek için geldiğinde Nebî sallallahu aleyhi ve sellem amcasının girmesine izin verinceye kadar o da ona izin vermedi.”1242
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in izin vermesinin sebebi ise Eflah’ın onun süt amcası oluşudur.
Abdullah b. Mes'ûd radıyallahu anh’ın zevcesi Zeyneb radıyallâhu anhâ şöyle demiştir: “Yaşlı bir kadın yanımıza girip humre (denilen bir nevi veba) hastalığına okurdu. Ayakları uzun bir divanımız vardı. (Eşim) Abdullah eve gireceği zaman (geldiğini sezdirmek için) öksürüp seslenirdi. Günün birinde Abdullah eve girdi. Okuyucu yaşlı kadın onun sesini duyunca hemen perde arkasına geçerek saklandı...”1243
Enes radıyallahu anh şöyle anlatmıştır: Ömer b. el-Hattâb radıyallahu anh bir gün evine gelince hanımının yanında çarşaflı bir kadın gördü ve onu hür zannerek hemen dışarı çıktı. Tekrar geldiğinde kadın yine oradaydı. Kadın gidene kadar Ömer radıyallahu anh bunu tekrarladı. Eve girince;
“Bizimle inatlaşan bu kadın kimdi?” diye sordu. Hanımı;
“Ondan sana ne, falan cariyedir.” Dedi. Dışarı çıkınca insanlara dedi ki;
“Cariyeler efendilerine benzemeye çalışmasın! Onlar çarşaf giyip yüzlerini örterek evli hür kadınlara benzemesinler! Allah Azze ve Celle buyurur ki;
“Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle...” (Ahzab 59)”1244
Bu rivayetten anlaşılacağı üzere, Ömer radıyallahu anh bahsi geçen cariyeyi, çarşaflı olmasından dolayı hür zannetmiş, derhal dışarı çıkmıştır. Şayet kadın çarşaflı ve yüzü örtülü diye onun yanında bulunmayı caiz görseydi tekrar tekrar dışarı çıkmazdı. Ayrıca pek çok rivayette açıkça belirtildiği üzere, erkek sahabeler, hanım sahabelerden naklettikleri rivayetlerde “perde arkasından dedi ki...” şeklinde ifadeler kullanmışlardır.
İbn Mulakkin, Bedru’l-Munir’de şöyle der: “Aişe radıyallahu anha ve müminlerin diğer anneleri perde arkasından rivayet ederler, onlardan işitenler böylece rivayette bulunurlardı.” Bu malumdur, kaynak belirtmeye bile gerek yoktur”1245
Mesruk, Aişe radıyallahu anha’dan rivayet ediyor: “Ben Âişe radıyallahu anha'yı perde arkasından el çırparak şöyle derken işittim:
“Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hedy kurbanının nişan iplerini ellerimle örerdim. Sonra kurbanı gönderir; kurbanı kesilinceye kadar ihrâmlı bir kimsenin çekindiği biç bir şeyden çekinmezdi.”1246
Şehr b. Havşeb’den: Ümmü Seleme radıyallahu anha’ya perde arkasından “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in senin gününde en çok yaptığı dua hangisiydi?” diye sordum..”1247
Atâ b. Ebi Rabah rivayet ediyor: “Ben ve Ubeyd b. Umeyr, Aişe radıyallahu anha’nın yanına gittik. O Bi’r-i Meymun’da idi. Misvakının sesini perde arkasından işitiyorduk..”1248
Nesâî, Ebû Abdillah Salim Sebelân'dan rivayet ediyor: Âişe radiyallahu anhâ, ona Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in nasıl abdest aldığını gösterdi ki, onda şöyle geçmektedir:
"Başını tam arkasına kadar bir kere mesh etti. Sonra elini (önce) kulaklarına, sonra da yanaklarına değdirdi." Salim der ki:
"Ben Âişe'ye mukâteb (anlaşmalı köle) olarak geldim. Karşımda oturur, benimle konuşurdu (benden gizlenmezdi). Bir gün kendisine şöyle dedim:
"Bana bereketle dua et!" "Ne oldu ki?" diye sorunca,
"Beni Allah azat etti!" dedim. Şöyle dedi:
"Allah bunu senin hakkında mübarek kılsın!" Sonra perdeyi indirdi, o günden sonra onu bir daha göremedim.”1249
Bu rivayette görüldüğü gibi, Salim’in hürlüğüne kavuşması üzerine Aişe radıyallahu anha, perde arkasına geçmiştir. Bu perdeyi kadının ferdî tesettürü olarak yorumlamak mümkün değildir. Zira Salim, bir daha Aişe radıyallahu anhayı hiç göremediğini açıkça söylemiştir
Bu anlamda daha birçok rivayetler vardır ki, bir kısmını Hayâ Sigortası adını verdiğim tesettür hükümlerine dair kitabımda zikretmiş bulunuyorum.
Şeyh Ahmed Şakir rahimehullah; kendisiyle evlenilmek üzere talip olunan kadının görülebileceğine dair Ebu Hureyre radıyallahu anh hadisini açıklarken şunları söylemektedir:
“Bu hadis-i şerif – ve bu anlamda erkeğin talip olduğu hanımı görebileceğini belirten diğer rivayetler - çağımız inkârcılarından Avrupa’ya kadınlara ve şehvetlerine köle olan günahkârların, oyuncak edinmek istediği rivayetlerdir. Onlar bu gibi rivayetleri olmadık yerde delil diye kullanmakta ve bunları sağlıklı İslâmî anlamlarından uzaklaştırmaktadırlar. Bu anlam, erkeğin inceden inceye olmayan ve geçici bir şekilde bakmasıdır.
Fakat bu günahkâr kâfirler alabildiğine inceleyen, tam anlamıyla bir görmenin caiz olduğu kanaatini çıkarmaktadırlar. Hatta daha da ileriye giderek kadının görülmesi caiz olmayan yerlerinin de görülebileceğini söylemektedirler. Daha da ileri vararak haram olan halvetin cevazına hüküm verdiler. Bu kadarıyla da kalmayarak arkadaşlığa, birlikte oturup kalkmaya kadar işi götürdüler. Bunlarda hiç mahzur da görmezler. Allah onları da, onların kadınlarını ve onların bu kanaatlerini beğenen herkesi de kahretsin! Bu hususta aralarında günahları en ağır olanlar ise, dine müntesip görünen kimselerdir. Hâlbuki bu din onlardan uzaktır. Allah bize esenlik ihsan etsin ve bizleri dosdoğru yola iletsin!”1250
Şeyh Mukbil b. Hadi el-Vadiî rahimehullah’a şöyle soruldu:
“Müslüman bir öğrencinin üniversiteye gitmesi uygun mudur? Hepimiz biliyoruz ki orda genç kızlarla karışık bulunulmaktadır?”
Cevap: Üniversiteye ve kadınlarla erkeklerin karışık olduğu okullara gitmek caiz değildir. Bu bir fitne sayılır. İlme kötülüktür, dine kötülüktür, gençlere kötülüktür, genç kızlara kötülüktür! Müslümanın, Allah kendisine bir yol ve çıkış nasip etmesine kadar bundan uzak durması gerekir. Allah yardım etsin. Nitekim bu hususu “Tahziru’d-Daris Min Fitneti’l-Medaris” adlı kasette açıkladık.”1251
Şeyh Yahya el-Hacuri’ye, İngiltere’den Ebu Muhammed Abdullah eş-Şumeyri’inin sorusu:
“Babam beni birçok fitnelerin bulunduğu ve kadın-erkek karışık eğitim yapılan üniversitede okumaya zorluyor. Ne yapmalıyım? Allah size bereket versin.”
Şeyh Yahya el-Hacuri’nin cevabı: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Halık’a isyan olan konuda mahluka itaat yoktur” buyurmuştur.1252
1242 Sahih. Buhari (5103) ve Muslim.
1243 Sahih. İbn Mâce (3530) Ebu Davud (3883)
1244 Sahih mevkuf. Ali b. Hucr es-Sa’dî, Ehadisu İsmail b. Cafer ez-Zuraki (no:101) İbn Habib el-Gaye ve’n-Nihaye (s.228) muhtasar olarak: Begavi Şerhu’s- Sunne (2/438) Ahmed Ahkamu’n-Nisa (103)
1245 Bedru’l-Munir 9/675, İbn Hacer, Telhisu’l-Habir (4/495).
1246 Sahih. Buhari (5246) Muslim (1321) Darimi (1935) Ahmed (6/190) Tahavî Muşkilu’l-Asar (5514-5515) Şerhu Meani’l-Asar’da (4179), İbn Abdilberr et-Temhid (17/227)
1247 Hasen. Dulabî, el-Kuna ve’l-Esma (1215)
1248 Sahih. Beyhaki Sunen (10/49)
1249 Sahih. Nesâî (1/73) Elbani, Sahihu Suneni’n-Nesai (97)
1250 İmam Ahmed’in Musned’inin tahkikinde (14/236)
1251 Link: http://www.muqbel.net/fatwa.php?fatwa_id=3035
1252 Fetva tarihi: 29.04.2010 Link: http://www.sh- yahia.net/show_fatawa_167.html
Kadını Kocasına Karşı, Köleyi Efendisine Karşı Kışkırtan Bizden Değildir.
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Bir kadını kocasına karşı veya bir köleyi efendisine karşı kışkırtan bizden değildir.”1253
1253 Sahih. Ebu Davud (2175) Hakim (2/214) Beyhaki Şuab (4/367) Hatib Tarih (4/285) Sahihu’l-Cami (5437)
Eşine Arkadan Yanaşan Bizden Değildir
İmanları zayıf bir takım sapıklar karılarıyla dübüründen (pisliğin çıktığı, bağırsakların sonundaki boşaltım organından) ilişkiye girmekten çekinmez. Bu büyük günahlardan biridir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle yapana lanet etmiştir. Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurdu:
‘Kadınla dübüründen ilişkiye giren mel’undur/lanetlenmiştir.’1254
Yine, Rasûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:
‘Hayızlı eşine veya (hayızlı olmasa dahi) hanımına dübüründen ilişkiye giren veya kâhine giden Muhammed’e indirileni inkâr etmiştir.’1255
Düzgün fıtrat sahibi birçok kadının bu şekilde bir ilişkiyi reddetmesine rağmen, bazı kocalar onları kendilerine itaat etmemeleri durumunda boşayacaklarını söyleyerek tehdit ederler. Bazıları da âlimlere sormaktan utanan karısını kandırır ve bu işin helal olduğuna inandırır. Hatta Yüce Allah’ın şu kavlini delil olarak getirir:
‘Kadınlarınız sizin için bir ürün alanıdır, artık o alanınıza dilediğiniz yerden yaklaşın.’ (Bakara 223)
Sünnet’in Kur’ân’ı açıkladığı bilinen bir şeydir ve Sünnet’te Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şunu bildirdiği rivayet edilir:
İbn Abbas radıyallahu anhuma'dan: “İbn Ömer - Alah kendisini affetsin – (“Kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza istediğiniz yerden giriniz" âyetinin nüzul sebebi hakkında) yanılmıştır. (Gerçekte ise âyet-i kerimenin inişine sebep olan bu) kabile Ensardı ve bunlar eskiden putperest idiler. Bu kabile ile birlikte Yahudilerden bazı kimseler de bu âyetin inişine sebep oldular.
Yahudilerden olan bu kimseler ehl-i kitap idi. Ensârdan olan sözü geçen kişiler eskiden Yahudilerin ilimde kendilerinden üstün olduklarına, dolayısıyla onların işlerinin pek çoğunun doğru olacağına inanıyorlardı. Kadınlarla sadece bir şekilde cinsi münâsebette bulunmak, başka pozisyonlardan kaçınmak da ehl-i kitap olan Yahudilerin işlerindendi. Yahudilerin inancına göre bu pozisyon cima halinde olan bir kadının en kapalı bulunduğu bir haldi. Şu Ensâr da Yahudilerin bu fiilini benimsemişlerdi.
Ayetin iniş sebepleri arasında ayrıca şu Kureyş kabilesi de vardı ki bunlar cima esnasında kadınları alışılmadık bir şekilde çıplatırlar ve kadınların yüzleri veya arkaları dönük veya sırt üstü yatık oldukları halde yaklaşmaktan zevk alırlardı. Muhacirler Medine'ye geldiği zaman sözü geçen bu kimselerden birisi ensârdan bir kadınla evlendi. Onunla da böyle münâsebette bulunmak istedi; fakat ensarlı kadın:
“Bizimle ancak bir şekilde cimâda bulunulabilir, sen de öyle yap yoksa benden uzaklaş” diyerek buna razı olmadı. Nihayet münakaşaları büyüdü ve bu mesele Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e ulaştı. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle kadının çocuk yeri olan fercini kasdederek,
“Kadınlarınız sizin tarlanızdır. Tarlanıza -yüzleri dönük veya sırtları dönük ve sırtüstü yatık oldukları halde- istediğiniz yerden giriniz." âyetini indirdi.”1256
Dübürün, çocuğun doğduğu yer olmadığı ve büyük pisliğin boşaltım yeri olduğu bilinmeyen bir şey değildir. Bu günahın varoluşunun nedenlerinden biri de temiz evlilik hayatına, haram olan sapık ilişkilerde ve seks filmlerinden kesitlerle dolu bir kafa yapısıyla, Allah’a tevbe etmeden girilmesidir. Kadın ve erkek, iki taraf da buna razı olsa bile bu ilişki haramdır. Çünkü haram işlemek için karşılıklı rıza göstermek o haramı helal kılmaz.
1254 Hasen. Ebu Davud (2162) Ahmed (2/444, 479) Darimi (1140) Ebu Ya’la (11/350) Bkz. Sahîhu’l-Câmi‘ (5864).
1255 Hasen. Ahmed (2/408, 476) Tirmizî (135) Ebu Davud (3904) İbn Mace (639) Bezzar (16/294) Bkz. Sahîhu’l-Câmi‘ (5918).
1256 Hasen. Ebû Dâvûd (2164) Hâkim (2/212) Ziyau’l-Makdisi (13/75) Taberânî (11/77)
Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî "BİZDEN OLMAYANLAR" Şerhi'nin - Ses Kayıtları 01 - 67
Başkasından Hamile Kalan Cariye İle İlişki Kuran Bizden Değildir
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“(Başkasından) hamile kadınla (esir kadın ya da cariye ile) ilişkiye giren kimse bizden değildir.”1257
Ruveyfi b. Sabit radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem cariye ile hayız görmeden önce, (başkasından) hamile olanlarla da doğumlarından önce ilişkiye girilmesini yasakladı.”1258
El-Haneş es-San’anî’den: “Ruveyfi b. Sabit el-Ensari radiyallahu anh ile beraber Magrib tarafına savaşa çıktık ve Cerbe adında bir kasabayı feth ettik. Ruveyfi radiyallahu anh kalkıp bize şöyle dedi:
“Size sadece Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den işittiğimi söyleyeceğim. Hayber günü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şöyle buyurdu:
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kimsenin, kendi (döl) suyuyla başkasının ekinini sulaması helal olmaz.”1259
Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Evtas gazvesinde şöyle buyurdu:
“(Savaşta esir olarak elinize geçen cariyelerden) hamile olanla doğum yapmadan ve hamile olmayanla bir defa hayız görmeden ilişkiye girilmez.”1260
1257 Sahih ligayrihi. Ahmed (1/256) İbn Ebi Şeybe (4/28) Ebu Ya’la (4/400) Taberani (11/390)
1258 Sahih. Ahmed (4/108)
1259 Hasen. İbn Ebî Şeybe (4/369, 370) Dârimî (2/226) Ebû Dâvûd (2158, 2159) İbn Kani Mu’cem (1/216) Beyhaki (7/449)
1260 Sahih. Ahmed (3/28) Darimi (2/171) Ebû Davud (2157) Tirmizi (1132) Hakim (2/212)
Zina Eden Mü’minlere Benzemez
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Zina eden, zina ettiği sırada mümin değildir. Sarhoş edici içki içen içtiği sırada mümin değildir. Hırsızlık yapan çaldığı sırada mümin değildir. İnsanların gözleri kendisine dikilmiş halde iken yağma yapan, yağmaladığı sırada mümin değildir.”1261
1261 Sahih. Buhari (2475) Muslim (57)
Mahremleriyle İlişki Kuranlar Mecusilere Benzer
Mahremleri nikâhlamayı helal saymak Mecusîlerin âdetidir. Cahiliyye döneminde de mahrem akrabalarla evlenenler vardı. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Babalarınızın evlendikleri kadınlarla evlenmeyin. Ancak geçmişte olan müstesna (bu yüzden size bir vebal yoktur), bu bir fuhuş, çirkin bir davranış ve kötü bir âdet idi.” (Nisa 22)
Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İsrailoğullarının başına gelenlerin aynısı, tıpkı bir ayakkabının diğer eşine benzediği gibi, ümmetimin de başına gelecektir. Hatta onlardan birisi alenî olarak annesini nikâhlamışsa, ümmetimde de aynısını yapacak çıkacaktır. Şüphesiz ki İsrailoğulları yetmiş bir millete (fırkaya) ayrıldılar. Ümmetim ise yetmiş üç millete (fırkaya) ayrılacaktır. Bir millet dışında hepsi de ateştedir.” Dediler ki:
“O kurtulan hangisidir?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bugün (Nebî hayatta iken) benim ve ashabımın üzerinde bulunduğumuz yolda olanlardır.”1262
Bera b. Azib radıyallahu anh’den: “Beraberinde sancak olduğu halde dayımla karşılaştım.
“Nereye gideceksin?” dedim. O:
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem beni babası öldükten sonra babasının karısıyla evlenen bir adamın üzerine gönderdi ve bana onun boynunu vurmamı ve malını almamı emretti” dedi.1263
1262 Sahih. Hakim (1/218) Tirmizi (2641) Hatib el-Bağdadi Emali (el yazma no:34) İbn Asakir Tarih (13/98)
1263 Sahih. Ebu Davud (4457) Tirmizi (1362) Nesai (3332) İbn Mace (2607) Hakim (3/732) İbn Carud (681)
Mahremler İle Otururken Ölçü
Selef’ten bazıları mahrem akrabalar hakkında şehvet uyandırabilecek
hususlara karşı dikkat çekmişlerdir.
İmam Evzai der ki; "Kızına, oğluna ve diğer mahremlerine bile devamlı bakma.” Çünkü nefsin en kuvvetli askeri gözdür. Bakarsın ki sevgi ve şefkat bakışı, şehvet bakışına çevrilir. Allah korusun, eğer şehvet söz konusu olursa yabancıya karşı şehvetten daha fazla günahtır.1264
İbni Hümam der ki; "Mahremi hakkında veya kendi nefsi hakkında şehvetten korkarsa o zaman ona bakmamalıdır.”1265
İbni Cevzi de; "Mahrem olan kadınlarla halvet, eğer şehvetten emin değilse haramdır."der.1266
İkrime rahmetullahi aleyh der ki; “Kişinin kız kardeşine veya annesine sarılması zinadan bir şubedir.”1267
El-Hasen el-Basri der ki; ”Kadın, ne oğlunun, ne babasının ne de kardeşinin yanında avretini açamaz. Avretini sadece kocası görebilir.”1268
Diğer rivayette Hasen el-Basri rahimehullah, başörtüsünü erkek kardeşinin yanında çıkaran kadın hakkında şöyle demiştir: “Vallahi bunu yapamaz.”1269
Şa’bî rahimehullah, kişinin kızkardeşine, kızına veya annesine uzun uzun devamlı bakmasını çirkin görürdü1270
1264 Bkz.: Zeylai Tebyinu’l-Hakayık (6/19)
1265 İbn Humam Fethu’l-Kadir (22/210)
1266 İbn Cevzi Telbisu İblis (324)
1267 Sahih maktu. İbni Ebi Şeybe (4/12)
1268 İbni Ebi Şeybe (4/38)
1269 Sahih maktu. İbn Ebi Şeybe (4/12)
1270 Sahih maktu. İbni Ebi Şeybe (4/11) Cessas Ahkamu’l-Kur’an (5/175) Kurtubi (12/223) Tarihu Yahya b. Main (4/42 no:3044)
Hullecilik Yapan Cahiliyye Ehline Benzer
Boşanan bir kadının boşanması üç talakın da gerçekleştiği bir boşanma ise, üç hayız müddeti bekledikten sonra başka bir erkekle evlenebilir. Bu evlenme gerçekleştikten sonra cinsel ilişkili bir dönemin sonunda ikinci eşi tarafından da boşanırsa, üç hayız döneminden sonra birinci eşiyle yeniden bir evlilik yapabilir. Bu arada ikinci eşle kâğıtüzerinden ya da cinsel ilişki olmadan veya bir cinsel ilişki olacak kadar bir süre için evlenmeye yani evlilik hilesi yapmaya hulle denir ki bu bir haramdır. Hulle, cahiliyye adetlerindendir:
Muhammed b. Basit el-Basrî’den: “Bekr b. Abdillah el-Muzenî’ye karısını kesin talakla boşayan kimse hakkında sordum. Şöyle dedi:
“Hulle yapana da, kendisi için hülle yapılana da lanet edilmiştir. Onlar cahiliyyede buna “ödünç keçi” derlerdi.”1271
Ukbe b. Amir el-Cuhenî radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Dikkat edin, size ödünç keçiyi haber vereyim mi?” Sahabeler:
“Evet et Allah’ın rasulü! O kimdir?” dediler. Şöyle buyurdu:
“O hulle yapandır. Allah hulle yapana da, kendisi için hulle yapılana da lanet etsin.”1272
Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den:
“Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem dövme yapan ve yaptırana, saç ekleyen ve ekletene, hulleci olan adam ve bunu yaptıran kocaya, faizi yiyen ve yedirene lanet etti.”1273
1271 Sahih maktu. Said b. Mansur, Sunen (1998)
1272 Hasen. Hakim (2/217) İbn Mace (1936) Taberani (17/299)
1273 Sahih. Ahmed (1/448) Tirmizi (1120) Nesâî (3416) Dârimî (2304)
Livata Yapanlar Bizden Değildir
Livata, Lut kavminin günahıydı. Livata, erkeklerin (kadınları bırakıp) insanların erkekleri ile cinsel ilişki kurmasıdır. Yüce Allah şöyle buyurur:
“Lut’u da (peygamber olarak gönderdik) O, kavmine şöyle demişti: Gerçekten siz, daha önce hiç bir milletin yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz. Sizler, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlikler yapacak mısınız?” (Ankebut, 29)
İğrençliği, kötülüğü ve tehlikesi sebebiyle bu günahı işleyenleri Allah, başka bir kavim üzerine toplamadığı şu dört çeşit cezayla cezalandırmıştır. Gözlerini kör eder, ülkelerinin altını üstüne getirir, üzerlerine sert taşlar yağdırır ve bir çığlık gönderir.
Livata’nın, İslam şeriatındaki cezası -racih olan görüşe göre- kılıçla öldürmedir. Bu livatayı yapanın cezasıdır. Kendisine livata yapılan ise isteyerek ve kendisi seçerek bu olaya alet olmuşsa aynı şekilde cezalandırılır.
İbni Abbas radıyallahu anhuma’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
‘Lut kavminin amelini (livatayı) yapanları bulduğunuz zaman livata yapanı da, kendisine livata yapılanı da öldürün.’1274
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“...Allah Lut kavminin amelini işleyene lanet etsin” (Bunu üç defa söyledi)1275
Geçmişte olmayıp zamanımızda ortaya çıkan öldürücü aids hastalığı gibi hastalıklar ve salgınlar buna benzer fuhşun yaygınlaşması dolayısıyladır. İbn Ebî Nuceyh, Tefsîr’inde ‘Amr b. Dinâr’dan şöyle nakleder:
‘Bir erkek üzerine atlayan her erkek Lût kavmiyle beraber haşrolur.’1276
1274 Sahih. Ahmed, (1/300) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (12/204) Hakim (4/395) Tirmizi (1456) Ebu Davud (4462) İbn Mace (2561) Taberani (11/226) Bkz. Sahîhu’l- Câmi‘ (6565).
1275 Sahih. İbn Hibban (10/265) Ahmed (1/309) Ziya el-Muhtare (12/214) Hakim (4/356)
1276 İbnu’l-Kayyîm, Ravdâtu’l-Muhibbîn (s. 395)
Lezbiyenlik Yapanlar Bizden Değildir
Kadın da erkek gibi gözünü haramdan korumakla, namus ve iffetini muhafaza etmekle emrolunmuştur. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“Mü’min erkeklere de ki: ‘Gözlerini (haramdan) sakınsınlar, mahrem yerlerini de korusunlar. Böylesi onlar için daha temizdir. Şüphe yok ki Allah yaptıkları işlerden çok iyi haberdar olandır.’ Mümin kadılara da de ki: ‘Gözlerini (haramdan) sakınsınlar, mahrem yerlerini korusunlar.” (Nûr, 30-31)
Enes radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ümmetim şu beş şeyi yaptıkları zaman yerle bir edilirler: Aralarında lanetleşme ortaya çıkar, içki içerler, ipek giyerler, şarkıcı kadınlar edinirler, erkekler erkeklerle yetinir (livata yapar) ve kadınlar kadınlarla yetinirse (lezbiyenlik yaparsa)”1277
Ebu Musa el-Eşari radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Erkek erkeğe ilişki kurarsa ikisi zina etmişlerdir. Kadın kadına ilişki kurarsa ikisi zina etmişlerdir.”1278
Huzeyfe radıyallahu anh şöyle demiştir: “İslam’ın bağları halka halka çözülecek, hatta kula: “bırak, bırak” dahi denmeyecek. Sizden öncekilerin adetlerine adım adım uyacaksınız, onların yolundan şaşmayacaksınız. Hatta sizden önceki ümmetlerde yaş ya da kuru uzre yiyen olmuşsa siz de yiyeceksiniz. Sizler, sizden öncekilerde olmayan üç hasleti de yaparsınız: Kabirleri soymak, kadınları şişmanlatmak, hatta öyle ki cariye şişmanlayıp yağdan ölür. Erkekler erkeklerle, kadınlar, kadınlarla yetinmeye başlar. Allaha yemin oldun bunlar olacaktır. Bunlar olduğu zaman da Lut kavmine olduğu gibi yere batmalar ve taşlanmalar olacaktır. Allah’a yemin olsun bunu görüşümle söylemiyorum. Bu kesin bir haktır.”1279
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Beni hak ile gönderene yemin ederim ki yere batma, taşlanma ve suretlerin değişmesi meydana gelmeden dünya yok olmaz.” Dediler ki:
“Bu ne zaman olur ey Allah’ın nebisi?” şöyle buyurdu:
“Kadınların eğerlere bindiğini, şarkıcı kadınların çoğaldığını, yalancı şahitliğin yayıldığını, erkeklerin erkeklerle (livata yaparak) yetindiğini ve kadınların kadınlarla (lezbiyenlik yaparak) yetindiklerini gördüğün zaman.”1280
Şeyh Muhammed Emin eş-Şankitî, Advâ’u’l-Beyân adlı tefsirinde şunları söylemektedir:
“Şanı Yüce Allah mümin erkeklerle mümin kadınlara gözlerini haramdan korumalarını ve iffetlerini sakınmalarını emretmiştir. İffetlerini korumanın kapsamına zinadan, Lût kavminin amelinden, lezbiyenlikten korunmak da dâhildir. Kişinin mahrem yerlerini insanlara açmaktan ve onlara göstermekten korumasını da kapsar...
Yüce Allah erkek ve kadın olsun bu ayet-i kerimede vermiş olduğu emirleri yerine getiren kimselere mağfiret ve büyük mükâfat vaat etmiştir. Ancak bununla birlikte Ahzab Suresi’nde sözü edilen hasletleri de beraber yapmalıdır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
‘ Doğrusu Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar... gizli yerlerini koruyan erkeklerle (gizli yerlerini) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle Allah’ı çokça anan kadınlar için Allah, bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.’ (Ahzab, 35)”1281
Müsâhaka (lezbiyenlik); kadının kadına sürtünmesi demektir. Bu çok büyük bir suçtur. Bu işi yapan her iki kadın da bu işten vazgeçilecek şekilde bir ted’ib cezasını hak ederler.
el-Mugnî’de1282 şöyle denilmektedir: “İki kadın birbirine sürtünürse her ikisi de zinakârdır ve lanetlidirler. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
‘Kadın kadına yaklaşacak olursa her ikisi de zinakârdır’1283 ve her ikisine de tazir cezası verilir. Çünkü bu haddi (cezası) belirlenmemiş bir zinadır...”
O halde Müslüman kadın ve özellikle onların gençleri, bu çirkin işi yapmaktan alabildiğine sakınmalıdır.
1277 Hasen ligayrihi. Taberani Evsat (2/17) Taberani Musnedu’ş-Şamiyyin (519) Beyhaki Şuab (4/377) Ebu Nuaym Hilye (6/123) el-Elbani Sahihu’t-Tergib (2054, 2386)
1278 Hasen. Beyhaki (8/233) Beyhaki Şuab (4/375)
1279 Hasen. İbn Vaddah el-Bid’a ve’n-Nehyu Anha (193) isnadında Eyyub b. Cundeb b. Bişr dışındaki ravileri güvenilirdir. Eyyub hakkında malumat bulamadım.
* Ubeyd el-Cuheni radıyallahu anh’den şahidi: Ebu Nuaym Marife (4807) İbn Hacer Garaibu’l-Multekita (el yazma no: 255)
1280 Hasen ligayrihi. Hakim (4/483) Bezzar (15/220) Taberani Evsat (5/195) Şeceri Emali (2742, 2776) Deylemi (7103) isnadında Suleyman b. Davud el- Yemami zayıftır.
* Ebu Hureyre radıyallahu anh’den mutabisini: Ebu Nuaym, Ahbaru İsbehan’da (1/51) rivayet etmiştir.
* İbn Mes’ud radıyallahu anh’den şahidini: Taberani (10/228) Şeceri Emali (2803) isnadında Seyf b. Miskin zayıftır.
1281 Tarhu’t-Tesrîb, (6/186-187).
1282 el-Mugnî, (8/198).
1283 Hasen. Taberânî, (22/63); Musnedu’ş-Şâmiyyin (3402); Ebu Ya’la (13/476)
Acurri Zemmu’l-Livat (22-23) Hatib (9/29) Beyhaki Şuab (4/376) İbn Ebi’d-Dunya Zemmu’l-Melahi (143) Abdulmelik b. Habib Edebu’n-Nisa (109) Heysem b. Halef ed-Devri Zemmu’l-Livat (78, 97) Mecma‘u’z-Zevâ’id (6/256) ; Deylemî (3532); Suyutî, Durru’l-Mensûr (5/71); Metâlibu’l-‘Aliye (1809); İbnu’l-Cevzî, Ahkâmu’n- Nisâ’, (s. 65)