GİYİM VE ZİYNET KİTABI
Sakallarını Kesenler Müşriklere Benzemiştir
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Müşriklere muhalefet edin, bıyıkları kısaltın, sakalları serbest bırakın.”1093
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bıyıkları kesin, sakalları salın, Mecusilere muhalefet edin.”1094
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mecusilere muhalefet edin, bıyıkları kısaltın, sakalları bırakın.”1095
Enes radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mecusilere muhalefet edin, bıyıkları kesin, sakalları serbest bırakın.”1096
Kisrâ, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e iki elçi göndermişti. Onlar Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına girdiklerinde sakalları traşlı ve bıyıkları uzamış idi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara bakmaktan tiksindi ve şöyle buyurdu:
“Size yazıklar olsun! Size bunu kim emretti?” Onlar:
“Bize bunu rabbimiz emretti” dediler. Bu sözleriyle Kisra’yı kastediyorlardı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Lakin benim rabbim de sakalımı serbest bırakmamı ve bıyığımı kesmemi emretti.”1097
Aişe radıyallahu anha’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“On şey fıtrat'tandır. Bıyığı kırkmak, sakalı kendi haline bırakıp çoğaltmak, misvak kullanmak, burna su çekmek, tırnakları kesmek, parmaklardaki boğumları yıkamak, koltuk altı kıllarını yolmak, kasığı traş etmek, apış arasına su serpmek.” Râvî Zekeriyya diyor ki: “Mus'âb dedi ki:
“Onuncuyu unuttum, ağzı su ile çalkalamak olabilir.”1098
Fıtrat Hasletleri: Bunlar Allah Teâlâ’nın kullarını üzerinde yarattığı, işlenmesini, onlara meyletmeyi, güzel görmeyi, bunların zıtlarından nefret etmeyi tabiatlerine yerleştirdiği ilk şekildir. Öyle ki şayet insan bu hasletleri terk ederse şekli âdemoğullarının şekli üzere kalamaz. Peki ya fıtrat dini olan İslâm ehli olarak nasıl kalabilir?
Düzgün fıtrat sahibi kendisini kuşatan çevrenin etkisiyle bozulmaz, fıtratını bedenine çirkin gelen ve onun ziynetinden olmayan şeylerden korumaya devam eder. Şayet hakkında dinden bir emir ya da tavsiye gelmese dahi, yaratılış gereği olarak bu fıtrî hasletleri sever. Peki ya peygamberlerin getirdiği şeriatlerde gelenler hakkında nasıl olur?
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Allah’ın yaratışında hiçbir değişme yoktur.” (Rum 30)
Bu ayetin tefsirinde şöyle denilmiştir: “Bu, talep anlamında haberdir. Yani Allah’ın yarattığını ve sizi üzerinde yarattığı şekil olan; Allah’ın bilinmesi ve birlenmesi ile bunlara bağlı olan fıtrat özelliklerini değiştirmeyin demektir.
Allah Teâlâ, İblis’in şöyle dediğini haber vermektedir:
“Onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” (Nisa 119)
Bu ayet, Allah Azze ve Celle’nin yarattığının, meşru bir izin olmaksızın değiştirilemeyeceği hakkında açık bir nastır. Bu, şeytanın emrine itaat ve Rahman Azze ve Celle’ye isyandır. Her değiştirme Allah’ın yarattığını değiştirme sayılmaz. Zira değiştirimesi hakkında din koyucunun izni olanlar farz veya müstehap da olabilir. Mesela ihramdan çıkarken başın traş edilmesi, koltuk altı ve etek kıllarının giderilmesi, sünnet olmak, tırnakları kesmek vs. böyledir. Kendisiyle Allah’a ibadet ettiğimiz değiştirmeler kınanan değiştirme değildir.
Belki de Allah Teâlâ’nın: “O size şekil vermiştir ve şeklinizi de güzel yapmıştır.” (Tegabun 3) ayeti, şeklin güzelleştirilmesi ve temizlenmesinin emredildiğine bir işarettir. Sanki şöyle buyurmaktadır: Allah sizleri en güzel surette ve en mükemmel şekilde yaratmıştır. Onu daha çirkin ve daha kötü olanıyla değiştirmeyin. Veya güzelliğini devam ettiren şeyi koruyun, şeytanın Allah’ın yarattığını değiştirmeye dair size emrine itaat etmeyin.
İmam İbn Hazm rahimehullah Meratibu’l-İcma’da şöyle demiştir: “Sakalının tamamının kesilmesinin caiz olmayan bir müsle olduğu hususunda ittifak edilmiştir.”
Şeyhulislam İbn Teymiyye de şöyle der: “Sahih hadislerden dolayı sakalın traş edilmesi haramdır. Bunu kimse mubah görmemiştir.”
Ensar’ın yaşlılarından birisi: “Ey Allah’ın rasulü! Kitap ehli sakallarını kesiyor ve bıyıklarını bırakıyorlar” dedi. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bıyıklarınızı kesin ve sakallarınızı bolca bırakın, kitap ehline muhalefet edin.”1099
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in zamanında mevcut olan müşrikler sakallı idiler.1100
Zira araplar ne cahiliyyede ne de İslam’da sakal ziynetini terk etmemişlerdir. İslam da onların bu durumunu ikrar etmiştir. Belki de bunu İbrahim aleyhisselam’ın dininden miras almışlardır. Batılılar ise Rus kralı Petro’nun krallığı on yedinci yüzyılın başlarında Avrupa’ya yayılıncaya kadar sakallarını bırakırlardı. Bundan sonra kimisi bu kötü âdeti Müslümanlara bulaştırdı. Onlar o zamanda sakallarını uzatmalarına rağmen müşriklere muhalefetin şekli; bıyıkların kısaltılması ve dudakları aşan bıyıkların kesilmesi idi. Yahut onlar sakalı kısalttıklarında sakalı bolca salıvermek idi. Burada muhalefet fiilin vasfındadır. Ama onlar sakallarını kestiklerinde bizler sakalı serbest bırakmakla fiilin aslında onlara muhalefet etmekteyiz.
Bu illetin bugünkü müşriklerde devam etmesi ve onların sakal bırakmaları durumu değiştirmez. Bunun sebepleri şu şekildedir:
1- Sakalıkesmekmüşriklerinçoğunluğununâdetidir.Hattabubid’at bize ancak onların yolundan bulaşmıştır.
2- Onların sakal bırakanlarına gelince, bu erkeklik ve saygınlık için veya peygamberlerine tabi olmalarındandır. Nitekim bu cüz’i meselelerde fıtratını koruyarak kendi dinleriyle beraber bizim dinimize de uyum göstermiş olabilir. Bununla beraber biz bıyıkları keserek onlara muhalefet ederiz ve dudakları aşan bıyıkları alırız.
Yahudiler gibi bazı kâfirler bugün sakal bıraksalar da, diğerleri sakalı kesmektedirler. Bizim emrolunduğumuz şey ise sakal bırakanlara değil, sakallarını kesenlere ve kısaltanlara muhalefet etmemizdir. Şayet mutlak olarak kâfirlerin yaptıkları her şeye muhalefet etmemiz gerekseydi, elbette sünnet olmayı da terk etmemiz gerekirdi. Zira Yahudiler sünnet olmaktadırlar.
3- Yine müşriklere muhalefet illetinin devam etmesi, bugün Müslümanların çoğunun sakallarını kesiyor olması ile değişmez. Zira Kur’ân ve sünnet onların aleyhine hüccettir. Nitekim Kur’an ve sünnet; Allah’ın yarattığını değiştirmenin ve kadınlara benzemenin haram oluşuna delalet etmektedir. Sünnet sakalların serbest bırakılmasının zamanın değişmesiyle ve bazılarının sapmasıyla değişmeyecek olan fıtrat hasletlerinden olduğuna delalet etmektedir. Allah’ın bizim için din kıldığı şeyi ve bizi yaratmış olduğu fıtratı, sırf bize dinde muhalif olanların karıştırması veya kendisini bu dine nispet edenlerin ihmalkârlığı sebebiyle terk etmemiz doğru olamaz.
1093 Sahih. Buhari (5553) Muslim (259)
1094 Sahih. Muslim (260) Ahmed (2/366) Beyhaki (1/150) İbn Hibban (4/24)
1095 Sahih. Ebu Avane (1/162 no:468)
1096 Hasen. Bezzar (13/90)
1097 Hasen. İbn Sa‘d, (1/449); Sa‘îd b. Mansûr, Musannef, (172); İbn Ebi Şeybe,
(5/226); Ebû Nu‘aym, Delâ’il, (1/349); Muhammed b. İshak b. Yahya, el-Emali Fi’l- Kıraat (304) Târîhu’t-Taberî, (2/654); İbn Bişran el-Emalî (128) Şeyh Elbânî de hadisin hasen olduğunu açıklamıştır. Bkz. Difa‘un ‘Ani’l-Hadisi’n-Nebevî, (s.51) Tahrîcu Fikhı’s-Sîre, (s.359).
1098 Hasen. Muslim (261); Ahmed (6/137); Nesai (5040); Tirmizi (2757); Ebu Davud (53); İbn Mace (293).
1099 Hasen. Ahmed (5/264) Beyhaki Şuab (8/396)
1100 Bkz.: Sahihu Muslim (No:1800)
Sakallarını Kısaltanlar Mecusilere Benzemiştir
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz Cuma günü gusletmek, misvaklanmak, bıyıkları almak ve sakalı serbest bırakmak İslâm fıtratıdır. Muhakkak ki mecusîler bıyıklarını serbest bırakır ve sakallarını kısaltırlar. Onlara muhalefet edin; bıyıklarınızı kesin ve sakallarınızı serbest bırakın.”1101
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz şirk ehli bıyıklarını uzatır, sakallarını kısaltırlar. Siz onlara muhalefet edin, sakalları bırakın, bıyıkları kısaltın.”1102
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mecusiler bıyıklarını serbest bırakır, sakallarını kısaltırlardı. Siz onlara muhalefet edin: bıyıklarınızı kesin ve sakallarınızı serbest bırakın.”1103
Ebu Umame radıyallahu anh’den:
“Dedik ki: “Ey Allah'ın Rasulu! Kitap ehli sakallarını kısaltır, bıyıklarını gür yaparlar” Buyurdu ki:
“Siz de bıyıklarınızı kesin, sakallarınızı bolca bırakın. Böylece Ehl-i Kitaba muhalefet edin.”1104
Ebû Şâme rahimehullah şöyle demiştir: “Sakallarını traş eden bir topluluk ortaya çıktı. Bu, Mecusiler’den nakledilenlerden daha beterdir. Zira onlar sakallarını kısaltırlardı.”
1101 Hasen. İbn Hibban (4/23) Mehâmilî, Emali (402) Tarsusi, Musnedu Ebi Hureyre (59)
1102 Sahih ligayrihi. Bezzar (14/390) Keşfu’l-Estar (2970-2971) İbn Hacer, Muhtasaru Zevaidi’l-Bezzar (1222) İbn Hacer: “Hasen” demiştir.
1103 Hasen. Buhari, Tarihu’l-Kebir (1/140)
1104 Sahih. Ahmed (5/264) Taberani (8/236) Beyhaki Şuab (5/214)
Bıyığından Almayan Bizden Değildir
Zeyd b. Erkam radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki
“Bıyığını almayan bizden değildir.”1105 Diğer lafzında:
“Bıyığından almayan bizden değildir” şeklindedir.1106
1105 Sahih. İbn Hibban (12/190) Ahmed (4/336, 368) Nesai (13, 5047) Abd b. Humeyd (264) Taberani (5/185) Taberani Evsat (1/167, 8/36) Beyhaki Şuab (5/222) Hatib Tarih (11/324) Deylemi (5953)
* İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Darekutni İlel (12/441)
1106 Sahih. Ahmed (4/366) Tirmizi (2761) Bezzar (10/237) Taberani (5/185)
Saç Traşında Kâfirlere Benzeyenler
İbn Ömer radıyallahu anhuma şöyle demiştir:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kaz’a’dan (saçların bir kısmını uzun bırakıp diğer tarafını kısaltmaktan) nehyetti ve şöyle buyurdu:
“Ya saçların hepsini birden kısaltın veya tamamını bırakın”1107
Hadisin ravilerinden Ubeydullah b. Ömer, hadiste geçen kaz’a’yı şöyle açıklamıştır:
“Kaz’a; çocuğun başında şuralardaki saçları kesip şuralarda bırakmaktır.” Bunu söylerken alnına ve başının iki yanına işaret ediyordu. Ona:
“Kız çocukları da erkekler gibi mi?” dediler.
“Bilmiyorum, bu çocuk hakkındadır, o da buna alıştırılır. Perçem ve enseyi kesmeye gelince, erkek çocuk için bunda sakınca yoktur. Lakin kaz’a, alında saç bırakıp kafanın başka taraflarını traşlamaktır. Böylece başın yarısı başka, yarısı başka olur.”1108
1107 Sahih. Muslim (2120) Buhari (5920-21)
1108 Sahih maktu. Beyhaki Şuabu’l-İman (5/230) Bkz.: İkmalu İkmali’l-Mu’lim (5/404-405)
Perçem Bırakanlar Yahudilere Benzer
El-Haccac b. Hassan şöyle dedi:
“Enes b. Malik radıyallahu anh’ın yanına girdik. Bana kızkardeşim el- Mugira şöyle dedi:
“Sen küçük bir çocuktun ve başının iki tarafında iki belik örgü saç (veya iki tutam perçem) vardı. Senin başını okşayarak bereket duası etti ve şöyle dedi:
“Bu iki belik saçı (veya iki perçemi) traş edin. Zira bu Yahudi şeklidir.”1109
1109 Hasen mevkuf. Ebu Davud (4197) Beyhaki Şuabu’l-İman (5/231)
Ağarmış Saç ve Sakalını Boyamayan Kitap Ehline Benzer
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Muhakkak ki Yahudiler ve Hristiyanlar saç ve sakallarını boyamazlar. Siz onlara muhalefet edin.”1110
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ağaran kılları (boyayarak) değiştirin, Yahudi ve Hristiyanlara benzemeyin.”1111 Beyhaki’nin rivayetinde şu ziyade vardır:
“(Boyada) Siyahtan kaçının.”1112
Zubeyr radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ağaran kılları değiştirin (boyayın). Yahudilere benzemeyin.”1113
Aişe radıyallahu anha’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Aklarınızı boyayın, Yahudi ve Hristiyanlara benzemeyin.”1114
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ağaran kılları (boya ile) değiştirin. Yahudilere benzemeyin.”1115
Cabir radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ağaran kılları (boyayarak) değiştirin, siyah renge yanaşmayın. Müşriklerden olan düşmanlarınıza benzemeyin. Değiştirdiğiniz (boyadığınız) şeylerin en iyisi kına ve ketemdir.”1116
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Acemlere benzemeyin, sakallarınızı boyayın.”1117
Enes b. Malik radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ağaran kıllarınızı değiştirin, siyahtan sakının, Yahudilere benzemeyin.”1118
1110 Sahih. Buhari (3462) Muslim (2103)
1111 Hasen. İbn Hibban (12/287) Ahmed (2/261, 499) Tirmizi (1752) Beyhaki (7/311) Ebu Ya’la (10/381, 413)
1112 Hasen. Beyhaki (7/311)
1113 Sahih. Ahmed (1/165) Nesai (5074) Ebu Ya’la (2/43) Hatib (5/405)
1114 Sahih. Taberani Evsat (2/55)
1115 Sahih. Nesai (5073) Ebu Ya’la (10/46) Hatib (4/77)
1116 Sahih. Taberani Evsat (5/227)
1117 Hasen ligayrihi. Bezzar (11/384) Şecerî, Emali (2/340 no:2686) isnadında
Ruşdeyn b. Kureyb zayıftır.
1118 Hasen. Hakîm et-Tirmizi Menhiyyat (s.197) Ahmed (3/247) Sahihu’l-Cami (4169)
Peruk Takan, Saç Ekleten Lanetlenmiştir
Esmâ’ bt. Ebî Bekr radıyallahu anha’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir kadın geldi ve dedi ki:
‘Ey Allah Rasûlü! Gelinlik çağında bir kızım var. Kızamık geçirdi ve saçları döküldü. Ona saç takayım mı?’ Rasûlullah şöyle buyurdu:
‘Allah saç takana ve saç taktırana lanet etsin.’”1119 Aynısı Aişe radıyallahu anha’dan da rivayet edilmiştir.1120
Câbir b. ‘Abdillah radıyallahu anhuma’dan: ‘Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadının başına (saç türü) bir şey taktırmasını yasakladı.’1121
Bunun örneklerinden biri de günümüzde peruk olarak bilinen şeydir. Ve günümüzün saç takıcıları ise; salonları şer’an yasaklanmış kötülüklerle dolu olan kuaför kadınlardır. Bazı namussuz erkek ve kadın sanatçıların gösteri ve tiyatrolarında takma saç giymeleri de yine bu haramın örneklerindendir.
Humeyd b. ‘Abdurrahmân b. ‘Avf radıyallahu anh’den: “Muaviye b. Ebi Sufyân radıyallahu anh hacda minberde iken muhafızlardan birinin elinden bir peruk aldı ve dedi ki:
‘Ey Medineliler! Âlimleriniz nerede? Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bu perukları yasakladığını işittim. Buyuruyordu ki:
“İsrailoğullarının kadınları bunlardan edindikleri zaman helak oldular.’”1122
1119 Sahih. Muslim (2122)
1120 Sahih. Buhari (5934) Muslim (2123)
1121 Sahih. Müslim (2126).
1122 Sahih. Buhârî (3468, 5932); Muslim, (2127).
Dövme Yaptıran, Kaş Aldıran Lanetlenmiştir
Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
‘Allah dövme yapana ve yaptırana, namisaya (kaş alana) ve mutenammisaya (kaş aldırana), güzelleşmek için Allah’ın yarattığını değiştirerek dişlerini düzettirene lanet etsin.’1123
Bu hadisi tercüme edenlerden bazısı: "Yüzden kıl alan ve aldıranlar" şeklinde, bazısı da "kaş alan ve aldıranlar" şeklinde tercüme etmektedir. Namisa kelimesinin aslı en-Nams’tır. Bunun mutlak olarak yüzden kıl almak olduğu söylendiği gibi, sadece kaş almak ve inceltmek olduğu da söylenmiştir. Burada tercihe şayan olan yüzden sadece kaş almak ve inceltmektir. Zira bu açıklama Aişe radıyallahu anha’dan rivayet edilmiştir ve O bu meseleleri başkalarından daha iyi bilir.1124
“İbn Ebi's-Sakr'ın hanımı, Aişe radıyallahu anha'nın yanında iken bir kadın:
"Yüzümde tüyler bulunmaktadır. Kocama güzel görünmek için onları yolabilir miyim?" diye sorunca Aişe radıyallahu anha şöyle dedi:
"Seni kötü gösterecek şeyleri kendinden gider. Birini ziyarete gittiğinde nasıl süsleniyorsan kocana karşı da öyle süslen. Kocan sana bir şey emrettiği zaman ona itaat et ve hakkında yemin ettiği zaman yeminini doğru çıkar. İstemediği kişileri de evine sokma"1125
en-Nams yüzden kıl yolmaktır. Bu konudaki yasak umumidir. Yasaktaki lanet ifadesi özellikle kadın hakkındadır ve kadının yüzünde normal olan kıllar; kaşları ve kirpikleridir. Yasak ve lanet de kadında anormal olan bir durum için değil, kadında asıl olan duruma göre varid olmuştur. Bu yüzden bazı lügat ehli ve şarihler en-namisa'yı kaş alan kadın olarak açıklamışlardır. Bundan dolayı el-Lecnetu'd-Daime fetva komisyonu, kadının iki kaş arasındaki kılları gidermesinin caiz olduğunu, bunun kaşlardan olmadığı için hadiste yasaklanan ifadeye dahil olmadığına fetva vermiştir.1126
Yüzden kıl yolarak süslenme genelde kadınlarda görülen bir durumdur. Bu sebeple hadiste kadınlar zikredilmiştir. Erkeklerin bu işi yapması adet dışıdır. Bu işi şayet erkekler yapacak olursa, kadınlara benzeme hakkındaki lanete müstahak olurlar. Allah en iyi bilendir.
1123 Sahih. Buhârî (5931); Muslim (2125).
1124 Bkz.: Ebu Malik Kemal b. Seyyid Salim, Sahihu Fıkhi’s-Sunne (3/55)
Esasu'l-Belaga'da (1/490) şöyle denilir: hadiste en-nâmisa ile kastedilen kaşların ince kalan arka taraflarınıalmaktır. Mucemu'l-Vesit'te de (2/955) aynı açıklama yapılır. Ebu Davud Sunen'inde (no:4170). Abdulmelik b. Habib el-Gaye ve'n-Nihaye'de (s.224) ve İbnu'l-Esir en-Nihaze'de bu açıklamayı tercih etmişdir. Lisanu'l-Arab'da ve diğer bazı lugat kitaplarında en-Nâmıs kelimesini kaşları olmayan adam manasında kullanıldığı zikredilmektedir. es-Sahib b. Abbad, el- Muhit fi'l-Luga'da (2/228) yüzden kıl yolmak demektir demiştir. Tacu'l -Arus'ta (18/191) nakledildiğine göre el-Ferrâ da böyle demiştir. bkz. Lisanu'l-Arab (7/101)
1125 Sahih ligayrihi mevkuf. Abdurrazzak (no:5104) Benzerini Aişe radıyallahu anha'dan: İbnu'l-Ca'd Müsned'inde (451) rivayet etti. Bunun isnadı sahihtir. Başka bir tarikle benzerini; İbn Husrev, Musnedu Ebi Hanife'de (458) ve Muhammed b. Hasen eş-Şeybânî, el-Asar'da (894-895) rivayet etmişlerdir. Bu isnadda Ebu Hanife zayıftır.
1126 Fetava’l-Lecne (5/197)
Burnunu Deldiren Cahiliyye Ehline Benzer
İmran b. Husayn radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize her hutbe verdiğinde mutlaka sadaka vermemizi emredip müsle yapmamızı yasaklardı. Bir hutbesinde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bilmiş olun ki kişinin burnunu delmeyi adaması müsledendir. Kişinin yürüyerek hacca gitmeyi adaması yine müsledendir. Bu kimse Mekke’de kesilmek üzere bir kurban göndersin ve binekli olarak hacca gitsin.”1127
1127 Sahih. Ahmed (4/429, 439) Hakim (4/340) Tayalisi (836) Beyhaki (10/80)
Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî "BİZDEN OLMAYANLAR" Şerhi'nin - Ses Kayıtları 01 - 67
Giyimde Başkalarına Benzeyen Bizden Değildir:
Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu
“Bizden başkalarına benzeyenler bizden değildir. Yahudi ve Hristiyanlara benzemeyin. Şüphesiz Yahudilerin selamı parmaklarla işarettir. Hristiyanların selamı ise avuç içiyledir. Perçemleri kesmeyin, bıyıkları kısaltın, sakalları serbest bırakın. Üzerinizde altında izar bulunmayan entari/gömlek olduğu halde mescidlerde ve çarşılarda yürümeyin.” 1128
Abdullah b. Amr b. El-Âs radıyallahu anhuma’dan: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem benim üzerimde asfur ile boyanmış (sarı renkli) iki elbise gördü ve şöyle buyurdu:
“O kâfirlerin giydiği elbisedir. Sen giyme onları.”1129
Ömer radıyallahu anh, Utbe b. Ferkad’a gönderdiği mektupta: “Sizi aşırı nimetler içinde kendinizi kaybetmekten, müşriklere ait kıyafetler giyinmekten ve ipek giysi giymekten menederim” diye yazmıştır.1130
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’yi feth ettiği zaman şöyle buyurdu:
“Şüphesiz Allah Azze ve Celle ve rasulü size sarhoş edici içkileri ve onun ücretini haram kılmıştır. Ölü etini ve ücretini size haram kılmıştır. Domuzları, onu yemeyi ve ücretini size haram kılmıştır.” Yine şöyle buyurdu: “Bıyıkları kısaltın, sakalı serbest bırakın. Üzerinizde izar olmadıkça çarşılarda yürümeyin. Muhakkak ki bizden başkasının sünnetiyle amel eden bizden değildir.”1131
Cabir b. Abdillah radıyallahu anhuma’dan: “Dediler ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Müşrikler gömlek giyiniyor, izar giyinmiyorlar” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Siz gömlek de giyin, izar da giyin.” Dediler ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Müşrikler (namazda) mest giyiniyor, ayakkabı giyinmiyorlar.” Buyurdu ki:
“Sizler mest de giyin, ayakkabı da giyin. Şeytanın dostlarına gücünüz yettiği kadarıyla muhalefet edin.”1132
Ebu Umame’den diyor ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem sakalları beyazlaşmış Ensar’lı ihiyarların yanına gelip buyurdu ki:
“Ey Ensar topluluğu sakallarınızı kırmızılaştırın veya sarılaştırın ve Ehl-i Kitaba muhalefet edin.” Denildi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Onlar şalvar giyer, izar giymezler.” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Siz şalvar da giyin, izar da giyin, Kitap ehline muhalefet edin.” Dedik ki:
“Ey Allah'ın Rasulu! Ehl-i kitap mest giyerler de ayakkabı giymezler.” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Mest de giyin ayakkabı da giyin ve Ehl-i Kitaba muhalefet edin.” Dedik ki:
“Ey Allah'ın Rasulu! Kitap ehli sakallarını kısaltır, bıyıklarını gür yaparlar” Buyurdu ki:
“Siz de bıyıklarınızı kesin, sakallarınızı bolca bırakın. Böylece Ehl-i Kitaba muhalefet edin.”1133
İbni Kayyım rahimehullah şöyle demiştir; “Elbise ile kalp arasında zahir-batın (iç-dış) ilişkisi vardır. Böyle bir ilişki olduğu için dışa giyilen elbise kişinin kalbini, halini gösterir. Kalp ve elbise karşılıklı olarak birbirinden etkilenir.”1134
1128 Hasen. Tirmizi (2695) Taberani Evsat (7/238) Kudai (2/105) Deylemi (5270) Elbani bunun hasen olduğunu söylemiştir: es-Sahiha (2194) Sahihu’l-Cami (5434) Abdulkadir el-Arnaut da el-Ezkar tahkikinde (1/210) isnadı zayıf olup bunu takviye eden şahitleri vardır” dedi.
1129 Sahih. Muslim (2077) Hakim (4/211) Nesai (5316) Ahmed (2/207, 211)
1130 Sahih mevkuf. Buhari, (Libas: 25) Müslim, (Libas: 11, 21) Ahmed (1/16, 43)
1131 Hasen ligayrihi. Taberani (11/158) Deylemi (5268) el-Elbani Sahihu’l-Cami (5439) isnadında Yusuf b. Meymun zayıftır.
1132 Hasen. Taberani Evsat (4/253)
1133 Sahih. Ahmed (5/264) Taberani (8/237) Beyhaki Şuab (5/214)
1134 İbni Kayyım Medaricu’s-Salikin (2/22)
Sarık Sarmak Hakkında:
Sarık sarmak hakkında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’den teşvik varid olmuştur:
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sarıkları sarmalısınız. Zira o meleklerin simâsıdır. Ucunu da arkanızdan sırtınıza sarkıtın.”1135
Ubâde b. Samit radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sarıklar sarmalısınız. Zira o meleklerin simâsıdır. Ucunu da arkanızdan sırtınıza sarkıtın.”1136
Sarığın müstehap olduğunu gösteren başka deliller de varid olmuştur. Bunlardan bazısını, terceme edeceğim şu fetvaların içinde geçtiği yerlerde tahricini yaptım:
Şeyh Mukbil b. Hadi rahimehullaha şöyle soruldu: “Bazı hatipler Cuma günü başları açık ve sarıklar omuzları üzerinde olduğu halde hutbe veriyorlar. Bunun hükmü nedir? İmam olarak veya cemaat olarak başı açık namaz kılmak caiz midir?”
Cevap: Bunun haram olduğuna dair bir delil bilmiyorum. Lakin en faziletli olanı namazda ve namaz dışında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e uymaktır. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem Abdurrahman b. Avf’a siyah bir sarık sardı, ucunu da dört parmak sarkıttı ve şöyle buyurdu:
“Bu daha hoş ve daha güzeldir.”1137
Amr b. Hureys’ten gelen hadiste O Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i sarığının ucu iki omuzunun arasında olduğu halde hutbe verirken görmüştür.1138
Sen, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e uymaktan dolayı sevap kazanırsın. (Sadece) sarık seni sünnet ehlinden yapmaz. Bu arapların adetlerindendir ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e uymak gerekir. Allah yardımcımız olsun.
Başı açmak İslam düşmanı olan Yahudi ve hristiyanların şiarlarından olduğu için, senin ne namazda ne namaz dışında onlara benzemen caiz değildir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem İbn Ömer’in rivayet ettiği hadiste
“ Kim kendisini bir kavme benzetirse onlardandır” 1139 buyurmuştur.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, bazı sahabileriyle beraber çıktı ve Ubade b. es-Samit’i çok sıcak bir havada ziyaret etti, başlarında sarık ve takke, ayaklarında da ayakkabı yoktu.1140 Yani başın açık olmasının caiz olmasına bu delildir. Allah yardımcımız olsun.
Bizler sarığı terk etmeye cesaretlendirmeyiz. Bilakis bize yakışan Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e uymaya hırs göstermektir. Zira bunda sevap vardır. Allah yardımcımız olsun.”1141
Şeyh Mukbil rahimehullah kendisine: “Bazı kardeşler sarıksız olarak namaz kılana karşı çıkıyorlar. Bunun delili nedir? Sarık sünnet midir, değil midir?” şeklinde sorulan soruya şöyle cevap vermiştir:
“Sarık Arapların, İslam tarafından ikrar edilen adetlerindendir. Fakat bu kişiyi sünnet ehlinden kılmaz. Bu adetten sayılır. Lakin eğer Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e uyma niyetiyle yapılırsa, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e uymaktan dolayı kişi sevap kazanır. Sarıksız namaz kılmaya gelince, bu namaz sahihtir.
Sarıksız olarak namaz kılan kimseye karşı çıkmak gerekmez. Bir kimseye Allah’ın kitabından ve Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinden delil olmaksızın karşı çıkılamaz. Nasihat ettiğimiz şey ise; namazda ve namaz dışında sarık kullanmaktır. Lakin bir kimse de çıkar başı açık namaz kılarsa ona karşı çıkmayız ve namazının batıl olduğunu da söylemeyiz.”1142
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem muhayyer bırakıldığı konularda Mekke’li müşriklere muhalefet edip, Ehl-i Kitaba benzemeyi tercih ediyordu. Hatta saç tarama şeklinde bile böyle davrandığını İbn Abbas radıyallahu anhuma açıklamıştır.
İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle demiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, (vahiyle) emrolunmadığı hususlarda ehl-i kitaba uyum göstermeyi severdi. Mesela ehl-i kitap saçlarını sarkıtırlardı. (Kitapsız) Müşrikler ise saçlarını başlarının ortasından ikiye ayırırlardı. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de (kitapsız müşriklere muhalefet için) ehl-i kitap gibi sarkıtırdı. Sonra saçlarını ortadan ayırmaya başladı.” 1143
Sarık sarma konusunda Mekke’li müşriklere muhalefet etmemesi, sarığın İslamda ikrar edilmiş olduğunun delilidir. Zira sarık arapların âdeti idi. Bu yüzden İslam Tarihinde Zımmî’lerin Müslümanlara benzememeleri için onlara sarık sarmak yasaklanmıştır.1144
Şeyh el-Elbani rahimehullah şöyle demiştir: “Müslüman sarığa namaz dışında, namaz içinde olduğundan daha çok ihtiyaç duyar. Çünkü bu müslümanı kafirden ayıran bir alamettir. Özellikle de müminlerle kafirlerin görünüşlerinin birbirine karıştığı bu zamanda! Hatta müslümanın, tanıdığı ve tanımadığı müslümana selam vermesi zorlaşmıştır.”1145
Yine el-Elbâni, Kuveyt Fetvalarında şöyle demiştir: “Başı açmak bizim ülkelerimizde kâfirlerle kurulan ilişkilerde onların adetlerini taklid etmek sebebiyle müslümanların ülkelerine bulaşmıştır. Onlar kendi adetlerini ve kendilerinin taklid edilmesini yaygınlaştırmışlar, birçok müslümanlar da bu ülkelerden kâfirlerin çıkmasından sonra onların bazı adetlerinden etkilenmişlerdir. (Erkeklerin) başlarını açmaları da bu adetlerdendir. Bazı ülkelerde bu adetlere muhalefet edilse de, Suriye, Ürdün, Mısır ile suudi Arabistan ve Kuveyt gibi diğer arap ülkelerinin çoğunda da başı açma âdeti yaygınlaşmıştır.”1146
Şeyhulislam İbn Teymiyye rahimehullah şöyle demiştir: “Dış görünüşte onlara benzemek, birbirine benzeyen şeyler arasında sevgi ve yakınlaşmaya sebep olur. Benzeyen kimse, benzediği kimsenin ahlakına uyar veya onun amelleri gibi amel eder. Bazen işin sonunda sapık küfür itikatlarında da onun gibi inanmaya başlar. Bu şahit olunan bir şeydir. Asker elbisesi giyen kimse kendisinde onun gibi davranma şuuru hisseder. Böylece tabiati, bir engel söz konusu olmadıkça ona boyun eğer. Bu yüzden kâfirlere ve mertebesi Müslümandan aşağı olan her şeye veya Müslümana yakışmayacak sıfatlara benzeme hakkında yasak varid olmuştur.
Bu konuda şeytana, hayvanlara, cahiliye ehline, fasıklara, kadınlara, yabancılara ve bedevilere benzemekten yasaklayan hadisler vardır. Bu yasaklarla kastedilen; Müslüman olsalar dahi yabancılara ve bedevilere has olup selefin yapmadığı şeylerden sakındırmaktır. Zira selefin bir şeyi terk etmesi, onların terk ettiği şeyin en azından faziletli olmadığına delildir.1147
1135 Hasen. Taberani (12/383) İbn Merduye, el-İntika Ale’t-Taberani (37) Taberani Mu’cemu’l-Kebir’de Yahya b. Osman el-Mısrî – Muhammed b. el-Ferac el-Haşimî – İsa b. Yunus – Malik b. Migvel – Nafi – İbn Ömer radıyallahu anhuma isnadıyla rivayet etmiştir.
* Yahya b. Osman saduktur. Muhammed b. el-Ferac ise Haşimoğullarının azatlısıdır. İmam Ahmed’in komşusudur. Saduktur. Muslim onunla hüccet getirmiştir. Yahya b. Osman’ın ondan rivayeti sabittir. Muhammed b. el-Ferac’ın da rivayette bulunduğu İsa b. Yunus; İbn Ebi İshak es-Sebiî’dir, sikadır. Diğer ravileri güvenilirdir. Bu isnad hasendir.
*Zehebî, İbn Merduye’nin İntika’sında Muhammed b. el-Ferac’ın nispesini “el- Mısrî” olarak zikretmesi sebebiyle onun meçhul olduğunu zannetmiş ve bu haberin münker olduğuna hükmetmiştir. İbn Hacer ve Şeyh el-Elbani de ona tabi olmuşlardır. Ancak Taberani’nin Mu’cem’inden naklettiğim gibi, Muhammed b. el- Ferac’ın nispesi el-Haşimî’dir ve o maruf bir ravidir. Ubade b. Samit radıyallahu anh’den gelen rivayet de bunun şahididir. Zira onu da İsa Yunus, el-Ahvas b. Hakim yoluyla Halid b. Ma’dan’dan rivayet etmiştir.
1136 Hasen ligayrihi. Beyhakî Şuab (5/176) İbn Adiy el-Kamil (2/114) isnadında el-Ahvas b. el-Hakim hafızası bakımından eleştirilmiştir. Yahya b. Said ve başkaları onu sika görmüşlerdir. İbn Ammar: “Salih” demiştir. Darekutni: “Eğer ondan rivayet eden sika birisi ise, rivayetine itibar edilir” demiştir. Bu hadisi el-Ahvas’tan; sika bir ravi olan İsa b. Yunus rivayet etmiştir. Şahit olmaya elverişlidir.
1137 Hasen. Hakim (4/582) Bezzar (12/315) Taberani Evsat (5/62) Taberani Musnedu’ş-Şamiyyin (1558) İbn Asakir (35/260) el-Elbani ve Şeyh Mukbil: “hasen” demişlerdir: Mukbil b. Hadi, Delailu’n-Nubuvve (s.418) el-Elbani es-Sahiha (1/168)
1138 Sahih. Muslim (1359)
1139 Sahih. Tahrici daha önce geçti.
1140 Sahih. Muslim (925) Ancak rivayetin metninde sarık zikredilmemekte, kalensuve (takke) yoktu denilmektedir.
1141 Link: http://www.muqbel.net/fatwa.php?fatwa_id=112
1142 Tuhfetu’l-Mucib (no 120)
1143 Sahih. Buhari (3558, 3944, 5917) Muslim (2336)
1144 Bu konuda bkz.: Ebu Abdillah Halid b. Muhammed el-Gırbanî, et-Tezkir Biba’di Ahkami’l-Amame
1145 ed-Daife (1/254)
1146 El-Elbânî, Fetava’l-Kuveytiyye (s.63)
1147 Bkz.: el-İktiza (1/80-83, 164, 366, 371-411, 486-488) Feydu’l-Kadir (6/104)
Elbiselerini Sarkıtanlar Yahudilere Benzer
Said b. Vehb şöyle demiştir: “Ali radıyallahu anh elbiselerini sarkıtan bir topluluk görünce şöyle dedi:
“Sanki sinagoglarından çıkıp yürüyen Yahudiler gibiler.”1148
Mugira b. Şu’be radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Ey Süfyan b. Sehl! Elbiseni sarkıtma. Zira Allah elbisesini sarkıtanları sevmez.”1149
Elbiseyi Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in belirlediği sınırdan fazla uzatmak sünnete muhalefettir.
Ebu Said el-Hudrî radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Mü’minin izarı baldırının yarısına kadardır. Diz ile ayak bilekleri arası kadar olanda sakınca yoktur. Ayak bileklerinden aşağısı ise ateştedir. Kim şımararak izarını sarkıtırsa Allah ona nazar etmez.”1150
Cabir b. Suleym radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“İzarını baldırının yarısına kadar kaldır. Olmazsa ayak bileklerine kadar kaldır. Seni elbiseyi sarkıtmaktan sakındırırım. Zira bu kendini beğenmişliktir. Şüphesiz Allah kendini beğenmişleri sevmez.”1151
el-Müsebbil: Elbisesini topuklara kadar sarkıtan kimsedir. Hadiste geçen ka’b; diz ile ayak arasındaki eklemdir. Ka’b kelimesinin ayağın yere dokunan arka kısmı yani topuk anlamında kullanılması yaygın bir yanlıştır.1152
Hadiste Müslüman’ın izarının baldırının yarısına kadar olmasının müstehap olduğuna delil vardır. Ayak bileklerine kadar olan kısmı kerahatsiz olarak caizdir. Ayak eklemlerinden aşağısı ise yasaklanmış olup haramdır. Nitekim Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kendini beğenmiş şekilde elbise sarkıtmanın kibir olduğunu ve Allah’ın kendini beğenmişleri sevmediğini haber vermiştir.
Elbisesini sarkıtan kimse için ahirette büyük bir tehlike ve can yakıcı bir azap vardır.
Ebu Zerr radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Şu üç kimseyle Allah kıyamet gününde konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çekmez ve onlara elim bir azap vardır: Elbisesini sarkıtan, yaptığı iyiliği başa kakan ve yalan yere yemin ederek ticaret malına revaç veren.”1153
Bahsedilen bu sarkıtma, gömlek veya sarıkta da olabilir. Zira İbn Ömer radıyallahu anhuma’nın rivayet ettiği hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Sarkıtma; izarda, kamiste (gömlekte) ve sarıkta olur. Kim böbürlenerek bunlardan birini sarkıtırsa kıyamet günü Allah ona bakmayacaktır.”1154
Kamis: Baldırın yarısına veya ayak bileklerine kadar ulaşıp örten gömlektir. Erkeklerin giydikleri; aba, mağrip bornozu, cellabiye gibi elbiselerde buna dâhildir. Sarığın sarkıtılması ile kastedilen, adetten daha uzun bir şekilde sarkıtmaktır.
Gömleğin yenlerini adet olandan fazla olarak uzatmak da bu yasaklanan sarkıtmaya dâhildir. Aynı şekilde adet olandan daha fazla olan bütün genişletme ve uzatmalar bu hükmün kapsamındadır.
1148 Sahih mevkuf. Ebu Ubeyd Garibu’l-Hadis (3/481) Beyhaki (2/243) Abdurrazzak (1/364) İbn Ebi Şeybe (2/62) İbnu’l-Munzir el-Evsat (2383) İbn Kuteybe el-Eşribe (s.12)
ِِِِِ1149 Hasen. İbn Mace (3574)
1150 Sahih. İbn Mace (3573) Ebi Davud (4093)
1151 Sahih. Ebu Davud (4084)
1152 el-Azimabadî; Avnu’l-Ma’bud (11/103-104)
1153 Sahih. Muslim (106) Ebu Davud (4087)
1154 Sahih. Ebu Davud (4094)
İpek Giyen Bizden Değildir
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İpek giyen ve gümüş kaptan içen bizden değildir. Kadını kocasına karşı veya köleyi efendilerine karşı aldatarak kışkırtan bizden değildir.”1155
Huzeyfe radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Altın ve gümüş kaplarda içmeyin. İpek ve ibrişim elbise giymeyin. Zira bunlar dünyada onlar (müslüman olmayanlar) ve ahirette de sizler içindir.”1156
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan:
“Ömer radıyallahu anh satılık bir ipek hulle gördü ve dedi ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Şunu satın alıp da Cuma günleri ve sana elçiler geldiği zaman giysen olmaz mı?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bunu ancak nasipsiz olanlar giyer” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bu hullelerden getirildi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Ömer radıyallahu anh’e o hullelerden gönderdi. Ömer radıyallahu anh:
“Bu elbiseler hakkında öyle dediğin halde bunu nasıl giyerim?” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Ben onu giymen için vermedim. Lakin onu satabilir veya (kadınlara) giydirebilirsin” buyurdu. Ömer radıyallahu anh onu Mekke’de henüz müslüman olmamış erkek kardeşine gönderdi.”1157
1155 Sahih. Taberani Mu’cemu’s-Sagir (698) Mu’cemu’l-Evsat (5/115, 8/79) Ebu Nuaym Hilye (3/114) Hatib Tarih (14/54-55)
1156 Sahih. Buhari (5632-33) Muslim (2067)
1157 Sahih. Buharî (5981)
Rahiplere Benzeyen Bizden Değildir:
Ebu Kerime şöyle dedi: “Ali b. Ebi Talib’i Kufe minberi üzerinde şöyle hutbe verirken işittim:
“Ey insanlar! Muhakkak ben Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Sizleri rahiplerin elbiselerinden sakındırırım. Zira kim rahipleşirse veya kendisini rahiplere benzetirse benden değildir.”1158
1158 Hasen ligayrihi. Taberani Evsat (4/178) Bkz. El-Elbani ed-Daife (3234) Hafız İbn Hacer Fethu’l-Bari’de (10/272) isnadı sakıncasız demiştir.
Yırtıcı Hayvan Derilerini Kullananlar Mecusilere Benzer
Ebu’l-Melîh, babası Usame radıyallahu anh’den rivayet ediyor:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yırtıcı hayvan derilerinden yasakladı.”1159
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemmesîre, kasî, altın halka ve mufeddem’den yasakladı.” Ravilerden Yezid dedi ki;
“Mesire; yırtıcı hayvanların derisidir. Kasî; ibrişim/ipekten dokunmuş olan ve Mısır’dan getirilen bir kumaştır. Mufeddem ise asfur ile boyanmış kumaştır.”1160
Ebu Ubeyd dedi ki: “el-Meyasir; acemlerin bineklerine sergi olarak kullandıkları ipekten mamul kumaşlardır.” Başkaları ise yırtıcı hayvan derileridir demişlerdir.1161
Bunun yasaklanmasının sebebinin o günkü acemlerin (ateşperest İran’lıların) zîneti olduğu veya kibirli zorbalara benzemek olduğu söylenmiştir.1162
1159 Sahih. Ahmed (5/74, 75) Ebu Davud (4132) Tirmizi (1770, 1771) Nesai (4253) Darimi (2026) Hakim (1/242) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (4/183-185) İbnu’l- Carud, el-Munteka (875) Bezzar (6/321) Taberani (1/191)
1160 Sahih. Ahmed (2/99) Tahavi Muşkilu’l-Asar (3248)
1161 Beyhaki, Sunen (3/277)
1162 Bkz.: Munavi, Feyzu’l-Kadir (6/328) Aliyyu’l-Kari, Mirkatu’l-Mefatih (2/468)
Tesettürü Tam Olarak Yerine Getirmeyen Kadınlar Cahiliyye Ehline Benzer
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur
“Evlerinizde kalın ve ilk câhiliye kadınları gibi açılıp saçılmayın.” (Ahzâb 33)
Ayette geçen teberrüc kelimesi; Zemahşeri'ye göre; "Genelde; gizlenmesi gereken şeyleri açmada çaba sarf etme, özelde ise; kadınların ziynetlerini ve güzelliklerini açıp yabancı erkeklere göstermesidir"1163
İmam Suyuti; “Kadının endamlı endamlı yürümesi, başörtüsünü bağlamadan başına atıp kadınların tabii ve yapay güzelliklerini ve çekiciliklerini uygun olmayan yerlerde sergilemeleri, süs ve eylemleriyle kendilerinden yararlanma hakkı olmayanların dikkatini ve ilgilerini çekmeleridir" der.1164
Alusi der ki; “Bana göre zamanımızda müreffeh kadınların evlerinden çıkarken üstlük olarak örtündükleri örtüler de yabancıya gösterilmemesi gereken ziynet kabilindendir. Çünkü bunlar rengârenk çekici giysilerdir. Sanıyorum erkeklerin karılarının bu şekilde çıkmalarına göz yummaları iman gayreti eksikliğinden kaynaklanıyor. Bütün bunlar Allah ve Rasulünün izin vermediği şeylerdir.”1165
Ebu Uzeynetu’s-Sadefi radıyallahu anh’den Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
"Kadınların şerlisi kendini beğenip kibirlenen ve (açılıp saçılarak) teberrüc yapanlardır. Onlar münafıktırlar. Bu yüzden kadınlardan cennete girecek olanlar ayağı sekili karga gibi azdır."1166
İbn Mes’ûd radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“(Sebepsiz olarak) Boşanmak isteyen kadınlar ve açılıp saçılan kadınlar münafıklardır.”1167
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"İki sınıf insan vardır ki, onlar cehennem ehlidirler; Bunlardan biri ellerinde sığırkuyruğu gibi kamçılar olup insanları dövecekler. Diğeri; vücutlarını belli edecek elbise giyen, bu elbiselerle erkekleri meylettirmek için kırıtarak yürüyen, saçlarını dev e hörgücü gibi başlarında toplayan kadınlardır ki; bunlar cennete giremeyecek ve çok uzak mesafelerden bile hissedilen cennetin kokusunu dahi duyamayacaklardır."1168
Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma’dan gelen hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
“Ahir zamanda ümmetimden, deve semerine benzer bineklere binen adamlar olacak, mescit kapılarında inecekler. Onların kadınları örtülü çıplaktırlar. Saçları deve hörgücü gibi kabarıktır. Onlara lânet edin, çünkü onlar lanetlidir. Eğer sizden sonra başka ümmetler gelmiş olsaydı sizin kadınlarınız onların kadınlarına hizmetçi (cariye) olurdu, aynı sizden önceki ümmetlerin kadınlarının size (cariye olup) hizmet ettiği gibi.”1169
Bu hadisin isnadında Abdullah b. Ayyaş b. Abbas saduk bir ravi olup, Ebu Davud ve Nesai onu zayıflıkla nitelemişlerdir. Hadiste
“Onlara lanet edin” kısmı münkerdir. Kalan lafzı, Muslim’in rivayetine uygundur.
Hâkim’deki rivayette ise şöyledir: “Bu ümmetin sonunda lüks döşeklere binen adamlar olur da mescitlerinin kapılarında inerler. Onların kadınları örtülü çıplaktırlar.”
Hasen el-Basri rahmetullahi aleyh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Dikkat edin! Kim cehennemlikleri görmediyse, giyindikleri halde çıplak olan, meylettiren kadınlara baksın. Başlarını sıska develerin hörgücü gibi yapan kadınlar Kıyamet gününde ateş ile eritileceklerdir.”1170
Abdullah b. Amr radıyallahu anhuma şöyle demiştir: “Muhakkak ki Allah’ın indirdiği kitapta iki sınıfın ateşte olduğunu buluruz: Bunlardan birisi: Ahir zamanda, yanlarında bulunan sığırkuyrukları gibi kamçılarla insanları suçsuz yere döven, karınlarına ancak pis (haram kazanç) sokan bir topluluktur. Diğeri ise; Giyinmiş fakat çıplak olan, meyleden ve meylettiren kadınlardır. Bunlar cennete giremeyecekleri gibi, kokusunu dahi alamayacaklar.”1171
Ka’b el-Ahbar rahimehullah şöyle demiştir: “İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, kadınların bazıları giyinik olmalarına rağmen çıplaktırlar. Süslenip kokular sürünmelerine rağmen kokuları olmayacaktır. Deve hörgücü gibi topuzları vardır. Deve yükü gibi salınacaklar. Cehenneme doğru koşacaklar.”1172
Yine şöyle demiştir: “Bana ne oluyor ki, Tevratta henüz görmediğim bir topluluğun vasfını görüyorum? Onlar çirkinlik yapan ve yaptıranlardır. Ellerinde sığırkuyrukları gibi kamçılar vardır. Cehennem ehlidirler. Bana ne oluyor ki Tevratta henüz görmediğim kadınların vasfını görüyorum? Onlar refah içinde, giyinmiş çıplak kadınlardır ve cehhennem ehlidirler.”1173
Ebu Şakra radıyallahu anh'den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Başlarını deve (bir rivayette sığır) hörgücü gibi yapan kadınları gördüğünüzde onlara hiçbir namazlarının kabul olmayacağını bildiriniz."1174
1163 Zemahşeri el-Keşşaf (2/9)
1164 Suyuti el-İklil (192)
1165 Alusi Ruhu’l-Meani (18/146) Bkz.: Fethu’l-Bari (10/106) Cessas Ahkamu’l- Kur’ân (7/172) Kurtubi Tefsiri (7/229) Sıddık Hasen Han, Fethu’l-Beyan (7/274) Elbani Hicab (41) Ferra Meani’l-Kur'an (2/342) İbn Kesir Tefsir (3/283)
1166 Sahih. Beyhaki (7/82) İsmail el-İsbehani (Kıvamu’s-Sunne), Tergib ve Terhib (1527) Taberi Tarih (11/590) İbni Hacer el-İsabe (7/9) Elbani Sahihu’l-Cami (3330) Feyzu’l-Kadir (3/493) Muhlis el-Aşir (214/2) İbn Katan Kitabu’n-Nazar (s.177) Ebu Ubeyd Garibu’l-Hadis (3/101) Elbani es-Sahiha (1849)
* Enes radıyallahu anh’den Zehiratu’l-Huffaz (5682) Elbani Adabu’z -Zifaf (s.16, 19)
1167 Hasen. Ebu Nuaym (8/375-6) Hatib Tarih (3/358) Tuhfetul Ahvezi (4/307) Mirkatu’l-Mefatih (10/234) Sahiha (2/131, no 632)
1168 Sahih. Malik (Libas,7) Müslim (2128) Ahmed (2/355, 440) Deylemi (3783) Beyhaki (2/234) Şuabu’l-İman (7801) İbn Hibban (16/500) Taberani Evsat (2/224) Darimi (isti'zan,15) İbn Teymiye Mecmu (4/402) İbnu Katan Kitabu’n-Nazar (s177) İbn Habib El-Gaye ve’n-Nihaye (s.213)
1169 Sahih ligayrihi. Ahmed (2/223) İbn Hibban (13/64) Hakim (4/483) Taberani (13/63)
1170 Mürsel. Abdulmelik b. Habib, el-Gaye ve’n-Nihaye (218)
1171 Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (7/530)
1172 Maktu. Haraitî, İ’tilâlu’l-Kulûb (206)
1173 Maktu. Hadisu İsmail b. Ca’fer (409)
1174 Zayıf. Ebu Nuaym Marife (6860) Taberani (22/370) Bezzar, Keşfu’l-Estar
(3015) İbni Hacer el-İsabe (7/206) Camiu’s-Sagir (644) Mecmau’z-Zevaid (5/137) İsnadında bulunan Mahled b. Ukbe meçhuldür. bkz: Buhari Tarih (7/437) Ebu Hatim Cerh ve Ta'dil (8/348) İbn Hibban es-Sikat (9/185) İbn Hacer Lisan (6/9)
Kocasının Yokluğunda Açılıp Saçılan Kadınlar Bizden Değildir
Fudale b. Ubeyd radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
Üç kişinin halini hiç sorma. Cemaatten ayrılıp imamına isyan ederek ve isyankar haliyle ölen bir adam, efendisinden kaçıp giden ve bu haliyle ölen bir cariye yahut bir köle, kocası kendisine dünya maişetini yeteri kadar sağlayıp, yanından ayrıldığı vakit kocasından sonra açılıp saçılan bir kadın. İşte sen bunların halini hiç sorma.”1175
1175 Sahih. Hakim (1/206) Ahmed (6/19) Bezzar (9/204) Taberani (18/306) Beyhaki Şuab (6/165) Buhari Edebu’l-Mufred (590) el-Elbanî, es-Sahiha (542)
Erkeklere Benzeyen Kadınlar ve Kadınlara Benzeyen Erkekler Bizden Değildir
Huzeyl kabilesinden birinden: Abdullah b. Amr b. As radıyallahu anhuma’yı gördüm. Evi mahallede, mescidi Harem’de idi. Ben onun yanında iken Ebu Cehil’in kızı Umm Said’i gördü. Bir yay takmış, erkek gibi yürüyordu. Abdullah:
“Bu kim?” dedi. Ben de:
“O Ebu Cehil’in kızı Umm Said’dir” dedim. Dedi ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Kadınlara benzemeye çalışan erkekler ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlar bizden değildir.”1176
Abdullah b. Amr b. el-Âs radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Kadınlara benzemeye çalışan erkekler ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlar bizden değildir.”1177
Şüphesiz ki sakalını kesenin kadınlara benzemesi, kadının yay asarak erkeklere benzemesinden daha barizdir.
Yine kadın yüzüne takma sakal taksa erkeklere benzemiş olur. Aynı şekilde erkeğin Allah’ın kendisine ziynet kıldığı sakalını gidermesi de kadınlara benzemedir. Sen sünnet ehlinin avamından birine; traş edilmiş bir yüzün kime benzemiş olduğunu sorsan elbette sana:
“Kadın yüzüne, çocuk yüzüne ya da Yahudi ve Hristiyan yüzüne benzemiştir” der. Nitekim âlimler böyle bir benzeme hakkında “Tehannüs: kadınsılaşma” tabirini kullanmışlardır.
Magrib’in hafızı İbn Abdilberr rahimehullah şöyle der: “Sakalı traş etmek haramdır. Bunu erkeklerin ancak muhannes (çift cinsiyetli) olanları yapar.”
Sakal, bıyık ve sarıklı olsa dahi el ve ayaklarını kına ile boyayan kimse kadınlara benzediği gibi, bıyığı, gömleği ve sarığı olsa dahi, sakalını traş eden de kadınlara benzemiş olur.
Telef etme, öldürme, dövme gibi amellerde kasıt ve niyet, nitelenme hususunda durumu değiştirmediği gibi, benzeşme olan amellerde de kasıt ve niyet durumu değiştirmez. Adam öldüren, bunu kasıtlı yapmamış olsa dahi katil diye isimlendirilir. Kasıtsız olsa dahi, benzeşmeden dolayı meydana gelen kötülük de böyledir. Bu yüzden Nebi sallallahu aleyhi ve sellem, işleyen kimsenin kastı olmasa ve yaptığı şeyin varacağı noktayı düşünmese dahi benzeşme amellerinden yasaklamıştır.
Güneş doğarken gölgesi bir mızrak oluncaya kadar ve güneş batarken namaz kılmayı yasaklaması, bu vakitlerde güneşe secde eden kâfirlere benzememek içindir. Bununla beraber Müslüman, bu vakitlerde Allah Teâla’dan başkasına secde etmeyi amaçlamaz.
1176 Merfu kısmı Sahih. Ahmed (2/199) Ukayli Duafa (2/232) Elbani Sahihu’l- Cami (5433)
1177 Sahih. Taberani (13/467) Ebu Nuaym Hilye (3/321)