NAMAZ KİTABI (1)
Namaz Kılmayanlar Bizden Değildir
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
“Haram aylar çıkınca, müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları tutun; hapsedin; bütün gözetleme yerlerinde onları gözetlemek için oturun. Fakat tövbe ederler, namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı da verirlerse, artık yollarını serbest bırakın. Allah, şüphesiz, çok bağışlayıcıdır; çok merhametlidir.” (Tevbe 5)
“Bununla beraber, eğer bu hallerinden tövbe ederler, namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı da verirlerse, bu takdirde, sizin dîn kardeşinizdirler. Biz, bilen kimselere âyetleri işte böyle uzun uzun açıklarız” (Tevbe 11)
“Namazı dosdoğru kılın, dinlerini parçalayan, fırka fırka olan ve her fırkası, kendi elindekiyle sevinen müşriklerden olmayın.” (Rum 31-32)
“Onlara: ‘namaz kılın denildiği zaman’ itaat edip namaz kılmazlar. (Namaz kılmayarak Kur’ân’ın ayetlerini) yalanlayanların O gün vay haline. Artık (bu ahmaklar) Kur’ân’ın ayetlerinden sonra neye inanacaklar.” (Murselât, 48-50)
‘Tasdik etmedi, namaz da kılmadı. Ancak (Kur’ân’ın ayetlerini) yalanladı, (amel etmekten) yüz çevirdi.’ (Kıyamet, 31-32)
“O kıyamet gününde Rabbul-İzzet’in baldırı açılacak da bütün mücrimler secdeye çağrılacaklar. Fakat güçleri yetmeyecek. Gözleri düşkün bir halde, kendilerini bir zillet saracaktır. Hâlbuki vaktiyle (dünya’da) başları selâmette iken, bu namaza davet olunuyorlardı da kılmıyorlardı. O halde (namaz kılmayarak) bu Kur’ân-ı yalanlayanları, sen bana bırak. Biz onları, bilemeyecekleri yönden derece derece azaba yaklaştırırız. Ben onlara mühlet veririm; çünkü benim azabım çok şiddetlidir.” (Kalem, 42-45)
Câbir radıyallahu anh‘den: “Rasûlüllâh sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Kişi ile şirk veya küfür arasında namazın terki vardır.” Diğer rivayetlerde: ‘Küfür ile iman arasında’ ve: ‘Kul ile küfür arasında’ lafızlarıyla da gelmiştir.687
Enes radıyallahu anh’den: “Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Kişi ile şirk arasında namazı terk etmekten başka bir şey yoktur. Onu terk ettiği zaman şirk koşmuştur.”688
Sevbân ve Burayde radıyallahu anhuma’dan: “Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Bizimle kâfirler arasındaki fark namazdır. Kim namazı terk ederse kâfir olur.”689
Abdullah b. Şakik rahimehullah’tan:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sahabeleri namazdan başka amellerden herhangi bir şeyin terkini küfür saymazlardı.”690
‘Ubâde b. es-Sâmit radıyallahu anh‘den, şöyle dedi: “Rasûlüllâh sallallahu aleyhi ve sellem bize şöyle tavsiyede bulundu:
“Namazı da bilerek terk etmeyin. Her kim ki, bilerek kasten namazı terk ederse İslâm millet’inden çıkmıştır.”691
687 Sahih. Ahmed, (3/370); Muslim, (82); Tirmizî, (2618-2619); Ebû Dâvud, (4678); İbn Mâce, (1078); İbn Hibbân, (1451); Darimî, (1236)
688 Sahih. İbn Mâce, (1080); Muhammed İbn Nasr, Kitâbu’s-Salât, (897).
689 Sahih. Ahmed, (5/346); Tirmizî, (2621); Nesâ‘î, (1/231); İbn Mâce, (1079); Hâkim, (1/7); İbn Hibbân, (3/10)
690 Sahih. Tirmizî, (2622); Hâkim, (1/7); İbn Ebî Şeybe, İmân, (137); Muhammed İbn Nasr, Kitâbu’s-Salât, (948)
691 Hasen. Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (8/287) Muhammed İbn Nasr, Kitâbu’s-Salât, (920); el-Lalekâî İtikad (1522) Heysem b. Kuleyb eş-Şâşî Musned (1309).
Namazı Önemsemeyenler Münafıklara Benzer
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Münafıklar, hilelerini Allah bozduğu halde, Allah'a hile yapmaya kalkışırlar. Namaza kalktıklarında üşenerek kalkarlar; insanlara gösteriş yaparlar; Allah'ı da çok az zikrederler.” (Nisa 142)
el-Alâ b. Abdirrahman’dan: “O, öğle namazından dönerken, Basra’daki evinde bulunan Enes b. Malik’in yanına girmiş. O’nun evi mescidden uzakta idi. Onun yanına girdiğimizde: “İkindiyi kıldınız mı?” dedi. Biz de ona:
“Biz ancak öğle namazı vaktinde dönüyoruz” dedik. O da:
“İkindiyi kılın” dedi. Bunun üzerine kalktık ve kıldık. Namaz bitince dedi ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işittim:
“İşte münafığın namazı odur ki, oturur, güneş şeytanın iki boynuzu arasına gelinceye kadar bekler, sonra kalkar dört rekât gagalar, bu namazda Allahı da çok az zikreder.”692
692 Sahih. Muslim (622)
Sabah ve Yatsı Namazlarında Tembellik Gösterenler Münafıklara Benzer
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen bir namaz yoktur. Şayet bu iki namazda ne olduğunu bilselerdi sürünerek de olsa gelirlerdi.”693
693 Buhârî (2/141 no. 657) Muslim (651)
Akşam Namazını Yıldızlar Görününceye Kadar Erteleyenler Fıtrattan Sapar
Mersed b. Abdillah el-Yezenî’den: “Bir savaşa çıktığı sırada Ebu Eyyub el-Ensarî radıyallahu anh yanımıza uğradı. Ukbe b. Amir radıyallahu anh’ın Mısır valiliği zamanındaydı. Ukbe b. Amir akşam namazını geç kıldırınca Ebu Eyyub radıyallahu anh yanına gitti ve:
“Ey Ukbe! Bu nasıl bir namazdır böyle?” dedi. Ukbe:
“Meşguliyetten dolayı geç kıldırdık” dedi. Rbu Eyyub radıyallahu anh şöyle dedi: “Vallahi insanlar senin Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i bu şekilde geç kıldırırken gördüğünü zannedecek! Halbuki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Ümmetim akşam namazını yıldızlar birbirine girinceye kadar ertelemedikleri sürece hayır üzere (veya fıtrat üzere) bulunmaya devam ederler.”694
Saib b. Yezid radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ümmetim akşam namazını yıldızlar görünmeden önce kıldıkları sürece fıtrat üzerinde kalırlar.”695
Enes radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ümmetim yıldızlar görünmeden akşam namazını kıldıkları sürece fıtrat üzerine olmaya devam eder.”696
El-Abbas b. Abdilmuttalib radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ümmetim, akşam namazını yıldızlar görününceye kadar geciktirmedikleri sürece fıtrat üzere olmaya devamederler.”697
694 Sahih. Ebu Davud (418) İbn Mace (689) Ahmed (4/147, 5/417) Hakim (1/190-191) İbn Huzeyme (339)
695 Sahih ligayrihi. Ahmed (3/449) Taberani (7/154) Hatib Tarih (14/14) Beyhaki (1/448)
696 Hasen ligayrihi. Ebu Bekr eş-Şafii, Fevaid (el yazma no: 123) Ebu Muhammed el-Muhalledî, el-Muntehab (el yazma no:72)
697 Sahih. İbn Huzeyme (340) İbn Mace (689) Taberani Evsat (2/214) Taberani, Sagir (56) Beyhaki (1/448)
Güneş Doğarken, Tam Tepedeyken ve Batarken Namaz Kılan Kafirlere Benzer
Amr b. Abese radıyallahu anh’den: “Dedim ki:
“Ey Allah'ın nebisi! Allah'ın sana öğrettiklerinden bilmediğim şeyleri bana da öğret. Bana namazdan haber ver.” Bunun üzerine Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Sabah namazını kıl. Sonra güneş doğarken, yükselinceye kadar namaz kılma. Zira güneş, şeytanın iki boynuzu arasından doğar. O zaman kâfirler ona secde ederler. Bundan sonra güneş bir mızrak boyu yükselince namaz kılabilirsin. Şüphesiz bu namaz şahitlidir. Zeval anında namaz kılma. Çünkü o zaman cehennem kızdırılır. Bundan sonra ikindiye kadar namaz kılabilirsin. Zira bu namaz şahitlidir. Ancak ikindiden sonra güneş batarken namaz kılmayı bırak. Çünkü güneş şeytanın iki boynuzu arasından batar ve kâfirler işte bu vakitte güneşe secde ederler.”698
698 Sahih. Muslim (832) Ebu Avane (1147)
Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî "BİZDEN OLMAYANLAR" Şerhi'nin - Ses Kayıtları 01 - 67
Namaza Çağrıda Kâfirlere Muhalefet:
Ebu Umeyra b. Enes, Ensar’dan olan halasından rivayet ediyor:
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem halkı namaz vakitlerinde camiye nasıl toplamak gerektiğini düşünüyordu. Ona dediler ki:
“Bir sancak dikelim, namaz vaktinde bu sancağı gören herkes birbirine duyursun.” Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bunu beğenmedi. Başka birisi boru çalınmasını (bir rivayette: Yahudi borusu çalınmasını) teklif etti. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bunu kabul etmedi ve:
“O yahudilerin işidir” buyurdu. Çan çalalım diyenler oldu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem onu da kabul etmedi ve:
“O Hristiyanların işidir” buyurdu. Abdullah b. Zeyd b. Abdirabbih Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bahsettiği bu konuyu düşünerek ayrıldı. Rüyasında ezanı gördü...”699
699 Sahih. Ebu Davud (498) Beyhaki (1/390)
Ezanda Tegannî Yapanlar Cahiliyye Ehline Benzer
İbn Mes’ud radıyallahu anh ezanda teganni yapılmasını (makamlarla okunmasını) çirkin görür ve: “Şüphesiz bu cahiliye işlerindendir” derdi.”700
Birisi Ömer radıyallahu anh‘e geldi ve: ‘Ben seni Allah için seviyorum’ dedi. Ömer radıyallahu anh ise: ‘Ben de sana Allah için buğz ediyorum. Duyduğuma göre sen ezan okurken teganni ve lahin yapıyorsun’ dedi.”701
Bu çirkin bid'at, Ka'be'de ve Mescidu'l-Haram'da dahi şahit olunan bir hale gelmiş, nasları ve selefin uygulamasını gözardı eden kimseler, hevâlara hoş gelen bu bid'ate karşı lâkayd kalmışlar, hatta Mekke ve Medine'de işlenen bu cürmü hüccet getirir olmuşlardır.
Halbuki eski Suud Müftüsü Şeyh Muhammed b. İbrahim rahimehullah'ın bu bid'ate karşı uyarıda bulunduğu, Fetvalarının derlendiği kitapta şöylece yer almış:
“Şeyh Muhammed b. İbrahim’den Mescidu’l-Haram Müezzinleri başkanına: Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketleri üzerinize olsun. Bundan sonra: Mescidu’l-Haram’ın bütün müezzinlerine müsamahalı, kolay bir ezan okumalarını, sesi dalgalandırıp uzatmaktan kaçınmalarını tebliğ etmeniz gerekir. Çünkü şu an yapmış oldukları bu dalgalandırma ve uzatmalar, ezanın meşru oluşunu engellemektedir. Onların bundan kaçınmaları ve meşru olanı gözetmeleri gerekir. Ezanları zemzemde ezan okuyan müezzinin ezanı gibi olmalıdır. Sizlerin de bunu onlara haber vermeniz ve bunu ihlal edip etmediklerini kontrol etmeniz gerekir. Vesselamu aleykum.”702
700 Hevarizmi Camiu’l-Mesanid (2/300) isnadında Meymun el-Aver ve Ebu Hanife vardır.
701 Sahih mevkuf. Abdurrezzâk, (1852); Taberânî, (13059); Tahâvî, (4/128); Serahsî, Mebsut, (1/138) es-Sahîhâ, (42).
702 Şeyh Muhammed b. İbrahim, Fetava (2/94 tarih: 21.7.1983)
Tegannîsiz Ezan Nasıl Olur?
Aralarında müezzinlerin de bulunduğu insanların çoğu ezandaki uzatma ve lahinler için Mescidu’l-Haram’daki ezanı mazeret göstermektedir.
Şeyh Abdulaziz er-Racihî şöyle demiştir: “... Hatta Kur’an kıraatinde dahi bazı kurrâlar – bundan Allah’a sığınırız – teganni yapıyorlar. Teganni yapanlardan birinden “Kul huvallahu ehad” diye okurken teganni yaptığını işittim. Bundan Allah’a sığınırız. Allah’tan selamet ve afiyet dileriz. Ya da hadiste teganni yapar! Hatta ezanda ve Kur’ân kıraatinde de teganni yaparlar. Onu sıradan bir okuyuşla, sesi dalgalandırmadan okumak gerekir. Bu yüzden Sahihu’l-Buhari’de Ömer b. Abdulaziz’in müezzinine şöyle dediği sabit olmuştur:
“Ya kolay bir ezan oku ya da seni görevden alırız.” Bazı insanlar ezan okuduğunda sesi dalgalandırıyor. Bu lahindir. “Allah” dedikten sonra ses bitince tekrar “Allah“ derken diğer bir ses getiriyor, “aaaa” diye uzatıyor. Bu nedir? Bu sesi dalgalandırmadır. (Allâhu ekberullaaaahu ekber şeklinde okuyanlar gibi) Bilakis kolayca ezan okur: “Allâhu ekber.” “Allâhu ekber.” “Allâhu ekber.” “Allâhu ekber.” şeklinde okumalıdır. Uzatma yapsan dahi, sesi dalgalandırmamalıdır. Bir ses biter bitmez arkasından diğer bir sesi getirmek telhindir.
Alimler telhin ile ezan okumanın ve telhin ile kıraatin çirkin olduğunu söylemişlerdir. Yine bazı müezzinlerin ezan kelimelerini uzatmada eşit davranmadıklarını görürsün. Tekbirleri birbirine münasip yapmaz. İlk tekbiri kısa, ikincisini uzun okur. İlk tekbirde “Allâhu ekber” der, sonra ikincisini ilkine yükleyerek ve daha fazla uzatarak “Allaaaahu ekber” der. Halbuki tekbirler eşit uzatılmalıdır. İlk tekbir ile ikincisi arasında denge olmalıdır. Şehadette: “Eşhedu en la ilahe illallah” derken, ikincisi, uzatmada birincisine eşit olmalıdır. Böyle yapılırsa telhin olmaz. Bazı müezzinler şarkıcıların okudukları ezanı beğeniyor, sonra da onları taklid etmeye kalkıyorlar. Sonra, yine her tekbir kendisi sınırında olmalı, “Allahu ekber” deyince durulmalı, her tekbir arasında nefes alınmalıdır...”
Ezanı İşittikten Sonra Mescidden Çıkanlar Münafıklara Benzer
Osman radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kim mescidde ezana yetişir de bir ihtiyaç söz konusu olmaksızın ve geri dönmeyi istemeden çıkarsa o bir münafıktır.”703
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki;
“Şu mescidimde ezanı işittikten sonra bir ihtiyacı olması haricinde ancak bir münafık geri dönmemek üzere dışarı çıkar.”704
Ebuş Şa’sâ dedi ki; “Biz mescitte Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın yanında idik. Müezzin ikindi ezanını okuduğu sırada birisi dışarı çıktı. Bunun üzerine Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki;
“Şu adam Ebu’l-Kasım sallallahu aleyhi ve sellem’e isyan etmiştir.”705
Mescidde bir bid’at işlenmesi hali bundan müstesnadır: Ebu Davud, Sünen'inde Mücahid rahimehullah'dan rivayet ediyor;
“İbn Ömer radıyallahu anhuma ile beraber idim. Bir adam öğle veya ikindi vaktinde tesvib yaptı. Bunun üzerine İbn Ömer radıyallahu anhuma;
“Benimle gel de gidelim. Zira bu bidattir” dedi.706
Tesvib; onların mescidlerin kapılarında durup "Namaza! Namaza!" diye nida etmeleridir.707
703 Sahih. İbn Mâce (734) Ebu Nuaym, Sıfatu’n-Nifak (61) Deylemi (5815)
704 Sahih. Taberani Evsat (4/149) Ebu Nuaym Sıfatu’l-Munafık (60) el-Elbani, es-Sahiha (2518)
705 Sahih. Muslim (454)
706 Hasen. Ebu Davud (538) Abdurrazzak (1832) Taberani (12/403) Beyhaki (1/424) el-Elbani el-İrva (236)
707 Et-Tartuşi el-Havadis ve’l-Bid'a (s.149)
Kıblemizden Başkasına Yönelen Bizden Değildir
Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
“Celâlim için, sen o kitap verilmiş olanlara, bütün delilleri de getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar, sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tabi değiller. Celâlim hakkı için, sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz, sen de zâlimlerden olursun.” (Bakara 145)
Bu ayet, Ehli Kitabın boş ümitlerini kesmek için indirilmiştir. Çünkü Yahudiler Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i aldatmak için; “eğer (Kudüs’e yönelerek) bizim kıblemize devam etseydin, senin beklemekte olduğumuz peygamber olacağını ümit ederdik” dediler. Yahudiler ve Hristiyanlar birbirlerinin kıblesine dönmezler. Zira her iki grup da İsrailoğullarından olmalarına rağmen, aralarında şiddetli ihtilaf ve düşmanlık vardır.
Enes b. Malik radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İnsanlarla Allah’tan başka ibadete layık hak ilah olmadığına, Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Allah’ın rasulü olduğuna şahitlik edene kadar savaşmam emredildi. Şayet buna şehadet eder, kıblemizi kıble edinir, kestiklerimizden yer ve namazlarımızı da kılarsa, hak etmedikten sonra canlarını ve mallarını bize karşı korumuş olurlar. Sonrasında müslümanların lehine olan onların da lehine, müslümanların aleyhine olan, onların da aleyhine olur.”708
708 Sahih. Buhari (392) Ebu Davud (2641) Tirmizi (2608) Nesai (7/76) Ahmed (3/199)
Mescidlerde Mihrap Edinenler Hristiyanlara Benzemiştir
İbn Amr radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Şu mezbahalardan yani mihraplardan sakının”709
İbn Mesud radıyallahu anh, mihrapta namaz kılmayı caiz görmez ve şöyle derdi:
“Bu ancak kiliselerde olur. Ehl-i Kitab’a benzemeyin!” Yani o kemerlerde (mihrapta) namaz kılmayı çirkin görüyordu.”710
Abdullah b. Mesud radıyallahu anh şöyle dedi: “Şu mihraplardan sakınınız” İbrahim (en-Nehaî) de mihraplarda namaz kılmazdı.”711
Salim b. Ebi’l-Ca’d şöyle demiştir: “Mescidlerde mezbahalar (mihraplar) edinmeyin”712
Musa b. Ubeyde’den şöyle demiştir: “Ebu Zerr’in mescidini gördüm. O mescidde kemer (mihrap) görmedim.”713
Seleften mescitlerde mihrapları çirkin gördüklerine dair rivayetler çok olup, naklettiklerimiz yeterlidir.
Musa el-Cuheni radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bu ümmet (veya ümmetim dedi) mescidlerinde Hristiyanların mezbahaları gibi mezbahalar (mihraplar) edinmediği sürece hayırda kalmaya devamederler.”714
Şeyh el-Elbani bu hadis hakkında şu açıklamayı yapmıştır: “Hadisin metninde geçen “Mezabih: mezbahalar” kelimesi mihraplar demektir . Nitekim Lisanu’l-Arab’da ve başka lügat kitaplarında bu şekilde geçer. Suyuti İ’lamu’l-Erib Bihudusi Bid’ati’l-Meharib adlı risalesinde mescitlerdeki mihrapların bidat olduğunu söylemiştir. Şeyh Aliyu’l-Kari de ona tabi olmuştur.715
Bunun bidat oluşunu tespit için zayıf hadise ihtiyaç yoktur. Bu zayıf hadiste yasaklık açıkça belirtilse de bizler sabit olmayan rivayetle delil getirmeyi caiz görmeyiz.
Kevseri’nin ve başkalarının mihrapları, sağladığı faydayı gerekçe göstererek güzel görmelerine gelince, bu fayda mihrabın kıbleye delil olmasıdır. Bu gerekçe ise şu açılardan dolayı çürüktür:
Birincisi: Mescidlerin çoğunda minberler vardır. Bu fayda bu minberler sayesinde kesinlikle sağlanmaktadır. Öyleyse oralarda mihraplara gerek yoktur. Şayet insaflı olurlarsa muhalefet edenlerin bu meselede ittifak etmeleri, çoğunluğun razı edilmesi amaçlanarak mazeretlerin büyütülmemesi ve bu şekilde bırakılmaması gerekir.
İkincisi: İhtiyaç ve maslahat sebebiyle meşru kılınanların sağladığı fayda kadar kullanılması bundan fazla yapılmaması gerekir. Mescidlerde mihraplar edinmekteki gaye şayet kıbleye delalet etmesi ise, bu fayda daha küçük bir şeyle sağlanabilir. Mescidlerin çoğunda mihrapların imamın içerisinde kaybolacağı şekilde geniş ve hacimli olduğunu görüyoruz. Üstelik bunlar, namaz kılanları namazda huşudan ve fikrini toplamaktan alıkoyacak şekilde ziynetlerin, süslemelerin ve işlemelerin yeri haline gelmiştir. Bu ise kesin olarak yasaklanmıştır.
Üçüncüsü: Mihrapların, Hristiyanların kiliselerdeki âdeti olduğu sabit olursa o zaman mihrapların tamamen terk edilmesi, bunların yerine ittifak edilen başka bir şey getirilmesi gerekir. Mesela imamın duracağı yere bir direk konabilir. Zira sünnette bunun bir aslı vardır. Nitekim Cabir b. Usame el-Cuhenî radıyallahu anh şöyle demiştir:
“Çarşıda Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabı ile karşılaştım. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabına:
“Nereye gidiyorsunuz?” diye sordum. Dediler ki: “Kavmin için mescid belirlemeye gidiyoruz” Bunun üzerine geri döndüm. Kavim ayakta bekliyordu. Ben:
“Size ne oluyor?” dedim. “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize bir mescid belirledi. Kıblesine de bir odun dikti ve orada namaz kıldı” dediler.”716
Özetle, Mescidlerde mihraplar edinmek bidattir. Maslahat-ı Mürsele’den sayarak buna müsaade edilemez. Kıbleyi göstermesi için Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in meşru kıldığı başka şeyler vardır ve bunlar daha kolaydır. Hem külfete sokmaz hem de süslemelerden uzaktır.”717
709 Hasen. Beyhaki (2/439) Taberani (13/540) Suyuti İ’lamu’l-Erib’de (s.21) “Hadis sabittir” demiştir. el-Elbani Sahihu’l-Cami (120)
710 Hasen mevkuf. Bezzar (5/21) el-Heysemi Mecmau’z-Zevaid (2/15)
711 Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (1/408) Tahavi (1/133), İbn Sad Tabakat’ta (6/272) ve Ebu Zür’a Tarihu Dımeşk’te (121/2) sahih isnadla mevsul olarak İbn Mesud radıyallahu anh’den rivayet etmişlerdir.
712 Sahih maktu. İbn Ebi Şeybe (1/408)
713 Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (1/409)
714 Mürsel. İbn Ebi Şeybe (1/408) El-Elbani ed-Daife (448)
715 Mirkatu’l-Mefatih (1/473)
716 Hasen. Taberani (2/193-194, 257) Taberani Evsat (9/67) İbn Şebbe Tarihu’l- Medine (1/63, 79) Ebu Nuaym Marife (1520).
717 El-Elbani ed-Daife (1/639 vd.)
Mescidleri Süsleyenler Kitap Ehline Benzer
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mescidleri yükseltmekle emrolunmadım.” İbn Abbas radıyallahu anhuma dedi ki:
“Elbette mescidleri Yahudilerin ve Hristiyanların süsledikleri gibi süsleyeceksiniz.”718
Enes radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İnsanlar mescidler hakkında övünmedikçe kıyamet kopmaz.”719 Hadisin diğer rivayetinde:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem insanların mescidlerle övünmesini yasaklamıştır” şeklindedir.720
Ebu’d-Derdâ radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Mescidlerinizi nakışladığınız ve mushaflarınızı (altın ve gümüşle) süslediğiniz zaman felaket başınıza gelmiş demektir.”721
Ömer radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Amelleri kötüleşen hiçbir kavim yoktur ki mescidlerini süslemesinler.”722
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizin benden sonra mescidlerinizi tıpkı Yahudilerin havralarını süsledikleri ve Hristiyanların kiliselerini süsledikleri gibi süsleyeceğinizi görüyorum.”723
Ömer radıyallahu anh, mescid yapılırken ustaya şöyle emretmiştir:
“İnsanları yağmurdan korusun yeter. Seni kırmızı ve sarı boyalar kullanmaktan sakındırırım. Aksi halde insanları fitneye düşürürsün.”724
Muslim el-Batin şöyle demiştir:
“Ali radıyallahu anh, Teym kabilesinin süslenmiş olan bir mescidine uğrayınca şöyle dedi: “İşte bu, Teym’in kilisesidir.”725
718 Sahih. Buhari (446) İbn Hibban (4/493) Ebu Davud (448) Abdurrazzak (3/152) İbn Ebi Şeybe (1/274) Ebu Ya’la (4/340) Ebu Nuaym Hilye (7/313)
719 Sahih. Ebu Davud (449) İbn Mace (739) Nesai (689) İbn Huzeyme (1323) İbn Hibban (4/492, 15/162) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (6/222, 223) Ahmed (3/134, 145, 152, 230, 283) Darimi (1448) Ebu Ya’la (5/184)
720 Sahih. İbn Hibban (4/492) el-Elbanî, Sahihu’l-Cami (6816)
721 Sahih. Hakîm et-Tirmizi Kitabu’l-Ekyâs ve’l-Mugterrin (s.78) Nevadiru’l-Usul (6/85, no: 1346) Begavî Şerhu’s-Sunne (2/350) İbnu’l-Mubabek ez-Zuhd (797) Firyabî, Fadailu’l-Kurân (179) Sahihu’l-Câmî (585) es-Sahiha (1351)
722 Zayıf. İbn Mace (741) Ebu Nuaym Hilye (4/152) İbn Kesir, Musnedu’l-Faruk (1/153) Deylemi (6319) Ahadisu Ebu Bekr el-Attar (no:816) Rafii et-Tedvin (3/29) isnadında Cubare b. el-Mugallis zayıftır.
* Benzer bir ifade Ali radıyallahu anh’den mevkuf olarak: Abdurrazzak (3/153)
723 Zayıf. İbn Mace (740) isnadında Leys b. Ebi Suleym ve Cubare b. el-Mugallis zayıftır.
* Ubeydullah b. Yezid, Şeyhlerinden birinden Mürsel olarak: Abdurrazzak (3/153)
724 Buhari (1/448) muallak olarak rivayet etmiştir.
725 Sahih maktu. Ahmed el-Vera (s.183) Abdurrazzak Musannef (3/152) İbn Hazm el-Muhalla (4/248) Muhammed b. Hasen eş-Şeybani, el-İktisab (s.81)
Mescidleri Tahrip Etmeye Çalışanlar Zâlimlerdir
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Allah'ın mescitlerinde O'nun isiminin anılmasını engelleyenlerden ve onların tahribine çalışanlardan daha zâlim kim olabilir? Onların oralara ancak korkarak girmeleri gerekir. Dünyada onlar için rüsvalık vardır; âhirette de en büyük azab, yine onlar içindir.” (Bakara 114)
“Müşriklerin, kendi küfürlerine bizzat kendileri şâhidlik edip dururken, Allah'ın mescidlerini tamir etmeleri olacak iş değildir. Bunlar, iyi amelleri boşa gitmiş kimselerdir; cehennemde de onlar dâimidirler. Oysa Allah'ın mescidlerini, yalnız Allah'a ve âhiret gününe îman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve sadece Allah'tan korkan kimseler imar ederler, işte onların doğru yolda olmaları muhtemeldir.” (Tevbe 17-18)
Enes b. Malik radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Muhakkak ki Allah Teâlâ kıyamet gününde: “Komşularım nerede? Komşularım nerede?” diye seslenir. Melekler: “Ey rabbimiz? Senin komşun olmaya layık olanlar kimlerdir?” derler. O da: “Mescidleri imar edenler nerede?” buyurur.”726
726 Sahih. Ebu Bekr eş-Şafii, Gaylaniyyat (1095) Min Hadisi İbn Zeyyat (el yazma s.8) Haris b. Ebi Usame Musned (Bugyetu’l-Bahis 126) el-Elbani, es-Sahiha (2728)
Dünyalık Kelam İçin Mescidlerde Halka Olanlardan Sakındırılmıştır
İbn Mes’ud radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, mescidlerde halka halka oturacaklar, bütün gayeleri dünya olacaktır. Onlarla oturmayın. Allah için onlara ihtiyaç yoktur.”727 Şecerî’nin rivayetinde lafzı şöyledir:
“Ahir zamanda bir topluluk olacak, meclislerde halka halka oturacaklar, önlerinde de dünya olacak...”
Enes b. Malik radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, mescidlerinde halka olacaklar, dünyadan başka düşünceleri olmayacak. Allah için onlara bir ihtiyaç yoktur. Onlarla oturmayın.”728
Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den: “Dininizden ilk kaybedeceğiniz şey emanettir. Dinden son kalan şey ise namaz olacak, dini olmayan bir topluluk namaz kılacaktır.”729
Diğer rivayette: “İmanları olmayan bir topluluk namaz kılacaktır” şeklindedir.730
Huzeyfe radıyallahu anh şöyle demiştir: “İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, şayet Cuma günü bir ok atsan, ancak bir kâfire veya münafığa isabet edecektir.”731
İbn Amr radıyallahu anhuma şöyle demiştir: “İnsanlar mescidlerde oturdukları halde aralarında mümin bulunmayacaktır. Konuşmaları dünya hakkındadır.”732
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: “İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, onlardan bin kişi ve daha fazlası mescidde namaz kılacak fakat aralarında mümin bulunmayacak.”733
İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: “İnsanlar üzerine bir zaman gelecek, mescidlerinde toplanacak, Kur’an okuyacaklar, aralarında mümin bulunmayacak.”734
Zehebi bu hadisin açıklamasında şöyle demiştir: “Bunun anlamı imanı kâmil mümin bulunmayacak demektir. Kastedilen; nifak hasletlerinden olan; yalan, hıyanet, sözden dönme, günah ve benzeri fiilleri işlemeyen, nifaktan selamette olan mümin aralarında bulunmayacak demektir... Bu konu geniştir. Kişinin Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ümmetine rıfk ile davranması, Kıble ehlini tekfir eden Harici ve Mutezile’nin yaptığı gibi onlardan iman ve İslam sıfatını kaldırmaması gerekir. Yine Mürcie’nin yaptığı gibi onları kâmil iman ile de vasıflayamayız. Müslüman, Müslümanları elinden ve dilinden selamette kılan kimsedir.”735
727 Hasen. Ebu İshak el-Muzekki, El-Muzekkiyyat (51) İbn Hibban (15/162) Taberani (10/198) Şeceri Emali (1/119 no:459) Ebu Nuaym Hilye (4/109) İbn Batta el-İbane (342) Ebu Ahmed Hakim el-Esami ve’l-Kuna (4/329) Hatib Cami Ahlaki’r- Rabi (1285) İbn Ebi Asım Zühd (284) Deylemi (3445) Mecmau’z-Zevaid (2/24) isnadında Buzey’ Ebu Halil metruktür. Ancak mutabileri vardır. İbn Hibban başka bir yoldan rivayet etmiştir. Bkz.: el-Elbani es-Sahiha (1163)
* Hasen el-Basri rahimehullah’dan Mürsel olarak: Beyhaki Şuab (3/86) İbn Batta el-İbane (344) Ahmed el-Vera (s.59) Semerkani Tenbihu’l-Gafilin (432)
728 Hasen ligayrihi. Hâkim (4/359) Ebu Abdillah el-Felaki Fevaid (1/88) el- Elbani es-Sahiha (1163)
729 Hasen mevkuf. Taberani (9/312) İbn Ebi’d-Dunya Mekarimu’l-Ahlak (267)
730 Hasen mevkuf. Taberani (9/141)
731 Hasen mevkuf. İbn Batta el-İbane (9)
732 Sahih mevkuf. İbn Batta el-İbane (343) Hakim (4/489) Hallal es-Sunne (1308)
733 Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (6/163) Deylemi (3447)
734 Sahih mevkuf. Veki Zühd (271) İbn Ebi Şeybe (7/505) Hallal es-Sunne (1609) Firyabi Sıfatu’l-Munafık (101-103) Acurri eş-Şeria (236-238)
735 Zehebi Mizanu’l-İtidal (3/39)
Dergâh, Zaviye, Medrese ve Cem Evlerinde Toplananlar Bid’at Ehlidir
Dergah, cem evi ve dînî dernek gibi mekanlar, İslam’da mescidde icra edilmesi gereken zikir, namaz ve ilim meclisleri gibi ibadetlerin mescidlerden ayrıcalıklı olarak tahsis edildiği mekanlardır. Kitab ehli de ruhbanlık icad ederek dinlerinde belirlenmiş ibadet mekanlarından ayrı olarak manastırlar edindiler.
Mus’ab b. Sa’d b. Ebi Vakkas şöyle demiştir: “Babama:
“De ki: Amelleri bakımından en çok ziyana uğrayanları size haber verelim mi? Onlar o kimselerdir ki, dünya hayatında yaptıkları boşa gitmiştir. Üstelik kendilerinin muhakkak iyi yaptıklarını zannederler.” (Kehf 103-104) ayetinde bahsedilen kimseler Harurîler (Haricîler) midir?” dedim. Dedi ki:
“Hayır, onlar manastırlara çekilen kimselerdir. Harurîler ise doğru yoldan sapan, bundan dolayı Allah’ın da kalplerini saptırdığı kimselerdir.”736
Enes radıyallahu anh’den:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber Medine yollarından birinden geçiyordum. Kerpiçten bir kubbe gördü ve:
“Bu kimin?” dedi. “Falanın” dediler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir mescid veya mescid binası için olanlar dışında her bina kıyamet gününde sahibi için bir vebaldir.” Sonra o kubbeyi göremedi.
“Kubbeye ne oldu?” dedi. Ben:
“Söylediğin sözler kubbenin sahibine ulaşınca onu yıktı” dedim. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Allah ona rahmet etsin” buyurdu.737
İbrahim en-Nehâî’den: Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh şöyle demiştir:
“Kişinin nefsi, ailesi, arkadaşı ve hayvanı için yaptığı harcamadan dolayı ecir vardır. Ancak mescid dışındaki bir bina için yaptığı harcamadan ecir yoktur.” Ona denildi ki:
“Kişinin kendisine yetecek kadar bina yapmasına ne dersin?” Şöyle dedi:
“Bu ne lehine, ne de aleyhinedir.” Ona denildi ki:
“Peki ya kendisine yeten miktarın üstünde bir bina için yaptığı harcamaya ne dersin?” Şöyle dedi:
“Bundan dolayı ona günah vardır. Bundan dolayı ona ecir yoktur.”738
Bu rivayetlerden anlaşılmaktadır ki; Mescid dışında binalar olan; medrese, dernek, dergah gibi ibadet maksatlı yapılan binalar için yapılan harcamalardan ecir ummak bid’attir.
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“O mescidler ki, Allah, onların temiz tutulup yüceltilmesine ve içinde isminin anılmasına izin vermiştir. Adamlar, sabah akşam O'nu oralarda tesbih ederler.” (Nur 36)
Ayetten anlaşılacağı üzere, Allah’ı zikretmek üzere mekan tahsisi ancak Allah’ın izniyle olabilir ve Allah’ın izin verdiği özel mekanlar ancak mescidlerdir.
İbn Abbas radıyallahu anhuma ayette geçen evlerle kastedilenin mescidler olduğunu, tesbih ile kastedilenin ise namaz olduğunu söylemiştir. Aynısını İkrime, Mucahid, Katade, Ebu Salih, Dahhak, Nafi b. Cubeyr, İbn Ebi Hayseme ve Sufyan b. El-Huseyn de söylemişlerdir.739
Sinagoglar Yahudilere, Manastırlar (savma’a, zâviye, tekke) rahiplere ve Kiliseler de Hristiyanlara ait yerlerdir. Müslümanların ibadet için toplanma yerleri sadece mescidlerdir. Yahudiler Tevrat dersleri yapmak üzere “Beytu’l-Midras” denilen özel mekanlar yapmışlardı. Yahudi bilginleri orada toplanırlardı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onları İslam’a davet etmek üzere oraya gitmişti.740
Ancak ne Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ne ashabı, ne de tabiîn Kur’an ve sünnet dersi yapmak için özel mekanlar yapmamışlardır.
Sufîlik bidatını çıkaran kimseler, rahiplerin Savma’a’larını taklit ederek dergâh kültürünü Müslümanlar arasına sokmuşlar ve buralarda İslâm dışı ayinler yapmışlardır. Sufiyye fırkasının Bektaşiyye kolu ise dergâhlarına cem evi adını verirler.
İlk dergâhı Remle şehrinde Hristiyanlar yapmışlardır: Hace Abdullah el-Ensarî şöyle anlatmıştır: “İlk hankâhı (tekkeyi) bir Hristiyan emiri yaptırmıştı. Ava çıkan bu emir, yolda başka taraflardan gelip karşılaşan, birbirine sarılan, oturup beraberce tatlı bir muhabbet içinde çıkınlarındaki azığı çıkarıp yedikten sonra ayrılan iki kişi gördü. Hırıstiyan emir bunlardan birini çağırıp sordu:
“O adam kimdi?”
“Bilmiyorum.”
“Senin neyin olur?”
“Hiçbir şeyim.”
“Nereli idi?”
“Bilmem”
“Peki sizi böylesine birleştiren, bu ülfet ve muhabbet nereden geliyor?”
“O bizim tarikatımızdandır. Yolumuz bir.”
“Sizin toplandığınız bir yeriniz var mı?”
“Hayır”
“O halde size bir yer yapayım da orada toplanın” Bunun üzerine o Hristiyan emir, Ramle şehrinde ilk dergâhı yaptı.741
Bu durum, Sehl b. Sa’d radıyallahu anh’ın rivayet ettiği şu hadisin gerçekleşmesidir:
“Nefsim elinde olana yemin ederim ki, elbette sizler, sizden öncekileri tıpatıp izleyeceksiniz.”742
Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle rivayet etmiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Nefsim elinde olana yemin olsun ki, sizden öncekilerin yollarını karış karış, dirsek dirsek izleyeceksiniz. Hatta onlar keler deliğine girecek olsalar, siz de gireceksiniz.” Dediler ki: “Onlar kimlerdir ey Allah’ın rasulü? Kitap ehli (Yahudi ve Hristiyanlar) mı? (Diğer rivayette: “Faris ve Rumlar mı?)” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ya kim olacak?” buyurdu.743
Ömer b. el-Hattab radıyallahu anh şöyle demiştir:
“İslam’da kilise de yoktur, hadımlaşmak da.”744
İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle demiştir:
“Müslümanların şehri haline gelen hiçbir şehirde kilise veya manastır yapılamaz. Orada çan çalınamaz ve domuz eti satılamaz.”745
Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Sırf Allah'ın rızasını kazanmak için ilk defa kendilerinin İhdas ettikleri ruhbanlığı, biz onlara farz kılmamıştık. Buna rağmen ona da hakkıyla riayet etmediler, içlerinden îman edenlere mükâfatlarını verdik; çoğu İse fâsık idiler.” (Hadid 27)
736 Sahih. Hakim (2/401)
737 Hasen. Ahmed (3/220) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (4/370) Ebu Nuaym Tarihu İsbehan (2/186, 276) Taberani Evsat (3/258) İbn Ebi’d-Dunya Kasru’l-Emel (235) Darekutni İlel (12/216) Esbehani et-Tergib (2/206) Beyhaki Şuabu’l-İman (7/390-391)
738 Mevkuf. İbn Ebi’d-Dunya Kasru’l-Emel (302) Beyhaki Şuabu’l-İman (7/391)
* Aynısını İbrahim en-Nehâi mürsel olarak merfuan rivayet etmiştir: İbn Ebi’d- Dunya Kasru’l-Emel (285) Beyhaki Şuabu’l-İman (7/391)
739 Hasen. İbn Ebî Hâtim (14627)
740 Sahih. Bkz.: Buhârî (3167) Ebû Dâvûd (4449)
741 Hace Abdullah el-Ensari, Tabakat (el yazma varak 5/b, Nuruosmaniye no:200)
742 Sahih. Ahmed (5/340) Taberani (6/186, 204) Ru’yani (1056)
743 Sahih. Buhari (6888, 7319) Ahmed (2/367, 511) İbn Mace (3994) Bezzar (15/114) Ebu Ya’la (11/184)
744 Sahih mevkuf. İbn Zuber er-Rib’î, Şurutu’n-Nasara (no:3, 5) Ebu Ubeyd el- Emval (235) İbn Zencuye el-Emval (399) Nasbu’r-Raye (3/454)
745 Hasen mevkuf. İbn Ebi Şeybe (6/467) Beyhakî (9/202) Meşyehatu Danyal (el yazma s.22)