CENÂZELER KİTABI
Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî "BİZDEN OLMAYANLAR" Şerhi'nin - Ses Kayıtları 01 - 67
Musibet Sebebiyle Ağıt Yapan Bizden Değildir
Ebu Musa radıyallahu anh baygınlık geçirdi ve ümmü veled cariyesinden olan çocuğu onun için ağlamaya başladı. Ebu Musa radıyallahu anh kendisine gelince ona dedi ki: “Sana Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ne dediği ulaşmadı mı?” çocuğu bunu sorunca dedi ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Musibet anında sesini yükseltenler, saç baş yolanlar ve elbisesini yırtanlar bizden değildir.”835
Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Yanaklara vuranlar, yakalarını yırtanlar veya cahiliye davasında bulunanlar bizden değildir.”836
Ebû Mâlik el-Eşarî radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ümmetimde terk etmedikleri şu dört şey cahiliyye hasletlerindendir: Asaleti ile övünme, neseplere hakaret, yıldızlarla yağmur isteme ve ağıt yakmadır.” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şunu da sözlerine ekledi: “Ağıtçılık yapan kadın, ölmezden önce tevbe etmezse, kıyamet gününde üzerinde katrandan bir elbise ve uyuzlu bir gömlek olduğu hâlde kabrinden kaldırılır.”837
835 Sahih. Muslim (104) Nesai (1865) Ebu Davud (3130) Ahmed (4/396) İbn Hibban (7/422) İshak b. Rahuye (2318) Ru’yani (569) Bezzar (8/10)
- Cabir radıyallahu anh’den: İbn Ebi Şeybe (3/290) Bezzar (Keşfu’l-Estar – 801) Ebu Ya’la (4/100) Deylemi (5273)
- Umm Abdillah radıyallahu anha’dan: Taberani (25/175)
- Safvan b. Muhriz’den: Bezzar (8/11) İbn Sad Tabakat (7/147)
836 Sahih. Buhari (1294, 1297, 1298) Muslim (103) İbn Hibban (7/419) İbnu’l- Carud Munteka (501) Nesai (1862) İbn Mace (1584) Ahmed (1/386, 432, 442, 456, 465) İbn Ebi Şeybe (2/486) Ebu Ya’la (9/163) Bezzar (5/317)
* Aynısını Aişe radıyallahu anha’dan: Abdurrazzak (3/558)
* Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Taberani Evsat (4/199)
837 Sahih. Muslim (934)
Ağıt İçin Yardımlaşanlar Bizden Değildir
Enes b. Malik radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan ağıt yakmamak üzere biat aldı. Kadınlar dediler ki: “Ey Allah’ın rasulü! Kadınlar cahiliyede ağıt yakma konusunda birbirlerine yardıma giderlerdi. İslam’da da bunu yapabilir miyiz?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İslam’da ağıt için yardımlaşma yoktur. İslam’da şigar (takas) nikâhı yoktur. İslamda kabirlerin yanında kurban kesmek yoktur. İslam’da celeb ve ceneb de yoktur. Yağma yapan bizden değildir.”838
838 Sahih. İbn Hibban (7/415) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (5/165) Ahmed (3/197) Abdurrazzak (3/559) Abd b. Humeyd (1251) Bezzar (13/318)
Ölümü Bağrışarak İlan Edenler Cahiliyye Ehline Benzer
Huzeyfe b. el-Yeman radıyallahu anh’den:
“Öldüğüm zaman benim için ilan yapmayın. Zira ben bunun bir na’y olmasından korkarım. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in na’y’den (ölümü ilan etmekten) yasakladığını işittim.”839
Abdullah b. Mes’ud radıyallahu anh na’y’den (ölümü ilan etmekten) yasakladı ve dedi ki:
“Na’y (cenazeyi ilan etmek) cahiliye işlerindendir.”840
Alkame rahimehullah ölümünün hiç kimseye duyurulmamasını vasiyet etti ve şöyle dedi: “Şüphesiz ben cenazeyi ilan etmenin cahiliye işinden olmasından korkuyorum.”841
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ashabında Necaşi’nin ölüm haberini verdi. Sonra öne geçti biz de arkasında saf olduk, dört tekbir (ile cenaze namazını kıldırdı).”842
Nevevi şöyle demiştir: “Muhakkik alimler, ashabımızın çoğu ve başkaları şöyle demişlerdir: “Bu hadislerden ötürü, ölü sahipleri ile yakınlarının ölüm haberini bildirmeleri müstahabdır. Yasaklanan ilân, cahiliyet âdetleri üzere olan âdetlerdir. Onlar, kabilelerinde şerefli bir kimse öldüğü zaman, diğer kabilelere bir atlı gönderirlerdi ve o, şöyle seslenirdi: “Falancanın ölmesiyle araplar helak oldu!” Bu ilân yanında da bağırıp çağırışma ve ağlama olurdu. “843
Beyhaki dedi ki: “Bana ulaştığına göre Enes radıyallahu anh şöyle demiştir:
“Kişinin ölümü içi mescidlerin kapılarında bağırılmasını istemem. Şayet mescidlerin halkaları üzerinde durulsa ve insanlara onun ölümü bildirilse bunda sakınca yoktur.”844
839 Hasen. Ahmed (5/406) Tirmizi (986) İbn Mace (1476)
840 Sahih mevkuf. İbn Ebi Şeybe (2/475) Bezzar (5/19) Taberani (10/70) İbn Sa’ad, Cuz’u Sani Min Hadisi Abdillah b. Mes’ud (el yazma no:36)
841 Sahih maktu. İbn Ebi Şeybe (2/475) İbn Abdilberr el-İstizkar (3/26)
842 Sahih. Buhârî (1327, 1328, 3881) Muslim (951, 36)
843 El-Ezkar (s.277)
844 Beyhaki (4/74)
Ölülerin Yüzünü Örtmeyenler Yahudilere Benzer
İbn Mes’ud radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ölülerinizin yüzünü örtün, Yahudilere benzemeyin.”845
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ölülerinizin yüzünü örtün, Yahudilere benzemeyin.”846
845 Hasen. Ebu Nuaym Tarihu İsbehan (1/355)
846 Hasen. Ziyau’l-Makdisi, el-Muhtare (11/232) Darekutni (3/368) Taberani (11/183) Beyhaki (3/394) Ebu’l-Abbas el-Asami, Cüz (89) Deylemi (2846) el-Elbani ed-Daife’de (3556) Hafs b. Gıyas’ın bunu merfu olarak rivayet etmekle yanıldığını söyleyerek zayıf demiştir. Lakin el-Asamî’nin Cüz’ünde İbrahim b. el-Muhtar buna mutabaat etmiştir.
Cenazeyi Tütsü veya Meşale İle Takip Eden Kitap Ehline Benzer
Abdula’lâ şöyle demiştir:
“Said b. Cubeyr ile beraberdim. O bir cenazeyi takip ediyordu. Cenaze tütsü/meşale ile takip ediliyordu. Onu atıp kırdı ve şöyle dedi: “İbn Abbas radıyallahu anhuma’nın şöyle dediğini işittim: “Ehl-i Kitaba benzemeyin.”847
847 Sahih mevkuf. Abdurrazzak (3/419) İbn Ebi Şeybe (2/472)
Cenazeyi Kabre Koymadan Önce Oturmayanlar Yahudilere Benzer
Ubâde b. Sâmit radıyallahu anh’den:
“Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem cenazeyi takip ettiği zaman, ölü lahdine konulmadan oturmazdı. Yahudi âlimlerinden biri:
“Ey Muhammed! Biz de böyle yapıyoruz” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şöyle buyurdu:
“Siz onlara muhalefet edin ve (cenaze kabrine konmadan) oturun.”848
848 Hasen. Ebu Davud (3176) Tirmizi (1020) İbn Mace (1545) el-Elbani Sahihu Suneni Ebi Davud (2719)
Kabri Lahit Yapmayanlar Kitap Ehline Benzer
Cerir b. Abdillah radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kabir hususunda bizim işimiz lahid yapmaktır. Kitap Ehli ise şakk/yarık çukur yaparlar.”849
Cerir b. Abdillah radıyallahu anh’den: “Bir gün Nebî sallallahu aleyhi ve sellem ile yola çıktık. Medine’den ayrılınca bir bineklinin hızla bize doğru geldiğini gördük. Adam bize yetişti ve selam verdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Nereden geliyorsun?” dedi. Adam:
“Ailem, çocukların ve kabilemden, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i görmek için geldim” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“İsabet ettin” buyurdu. Adam:
“Ey Allah’ın rasulü! İmanın ne olduğunu bana öğret” dedi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“İman Allah’tan başka ibadete layık hak ilah olmadığına ve Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Allah’ın rasulü olduğuna şahitlik etmen, namazı kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve Beyt’i haccetmendir” buyurdu. Adam:
“Kabul ettim” dedi. Sonra bineğinin ön ayağı, yerde açılmış olan bir fare deliğine girip düşünce adam da kafası üzerine düşerek öldü. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
“Adama bakın” dedi. Ammar b. Yasir ve Huzeyfe radıyallahu anhum adama koşup oturttular ve:
“Ey Allah’In rasulü! Adam ölmüş” dediler. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem onlardan yüzünü çevirdi. Sonra onlara dedi ki:
“Adama yüzümü çevirdiğimi gördüğünüzde iki meleğin adamın ağzına cennet meyvelerinden koyduklarını gördüm. Anladım ki bu adam aç olarak ölmüş. Allah’a yemin olsun ki bu adam Allah Azze ve Celle’nin haklarında: “İman edenler ve imanlarına zulüm bulaştırmayanlara gelince, işte güven onlar içindir, hidayete erenler de onlardır” (En’am 82) buyurduğu kimselerdendir.” Sonra:
“Kardeşinizi getirin” buyurdu. Onu suya götürdük, yıkadık, kokuladık, kefenledik ve kabrine taşıdık. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geldi ve kabrin kenarına oturdu. Sonra şöyle buyurdu:
“Lahit (kıbleye meyilli çukur) kazın, şak (yarık çukur) yapmayın. Zira lahid bizim için, şak bizden başkaları içindir.”850
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kabir hususunda bizim işimiz lahid yapmaktır. Bizden başkaları ise şakk/yarık çukur yaparlar.”851
849 Sahih. Ahmed (4/362) Tahavi Şerhu Muşkili’l-Asar (2829) Mehamili Emali (383) İbn Mace (1555) Abdurrazzak (3/476) İbn Ebi Şeybe (3/13) Tayalisi (704) Deylemi (5457)
850 Hasen. Ahmed (4/357, 359) Taberânî (2327, 2329-30) Beyhaki Şuabu’l- İman (4318)
851 Sahih. Nesai (2009) Ebu Davud (3208) Tirmizi (1045) İbn Mace (1554)
Cenazesinde Yemek Veren ve Cenaze Sahibiyle Geceleyen Cahiliyye Ehline Benzer
Kurtubi rahimehullah şöyle demiştir852: “Acurrî, en-Nasiha’da dedi ki:...
“Âlimler şöyle demişlerdir: “Cenaze etrafında Allah’ı zikretmek ve benzerlerini yapmak, kabirler üzerine bina yapmak, ölüye Kur’ân okumak için ve başka sebeplerle mescidlerde, çadırlarda veya buna benzer yerlerde toplanmak, ölünün evinde taziye için toplanmak, ölünün ailesinin yemek yapması ve onun yanında gecelenmesi. Bütün bunlar cahiliye işlerindendir. Bunun bir benzeri de ölünün ailesinin yedinci gün yemek yapması, insanların bu günde toplanarak ölü için yakınlık ve rahmet dilemeleridir. Bu daha önce olmayan, sonradan çıkmış bir iştir. Bu, alimlerin övdükleri şeylerden değildir. Onlar demişlerdir ki:
“Müslümanların Küfür ehline uymamaları gerekir. Herkes ailesini böyle meclislerden ve buna benzer; yanakların tokatlandığı, saçların yolunduğu, yakaların yırtıldığı, ağıt dinlenen meclislerden yasaklamalıdır. Ölünün ailesinin yemek yapıp kadınların ve erkeklerin orada toplanmaları da böyledir. Bu Allah katında bir nasipleri olmayan kavimlerin işidir. Ahmed b. Hanbel:
“Bu cahiliye işlerdindendir” demiştir. Ona:
“Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
“Cafer’in ailesi için yemek yapın. Zira başlarına kendilerini meşgul edecek bir iş gelmiştir.”853 buyurmadımı? Denilince şöyle dedi:
“Bu ölünün ailesi tarafından yapılmadı, başkaları tarafından ölünün ailesi için yapıldı.”
Bütün bunlardan dolayı kişinin ailesini buna katılmaktan engel olması, buna izin vermemesi gerekir. Ailesi için bunu mubah sayan Allah Azze ve Celle’ye isyan etmiş, günah ve düşmanlık hususunda yardımlaşmış olur. Allah Teâlâ:
“Kendiniz ve ailenizi ateşten koruyun” (Tahrim 6) buyurmuştur. Âlimler dediler ki:
“Bunun anlamı, onları edeplendirin ve öğretin demektir.”
İbn Mace, Sünen’inde Cerir b. Abdillah el-Becelî radıyallahu anh’den rivayet ediyor:
“Bizler ölünün ailesinin yanında toplanmayı ve yemek yapılmasını niyaha’dan (ağıttan) sayardık.”854
El-Haraitî, Hilal b. Habbab’dan rivayet ediyor: “Ölü için yemek yapmak cahiliye işindendir.”
(Hilal b. Habbab, Ebu’l-Buhteri’den şöyle dediğini rivayet etmiştir:
“Ölü için yemek vermek cahiliye işidir. Kadının ölünün ailesiyle kalması cahiliye işidir. Ağıt yakmak cahiliye işidir.”855)
El-Âcurrî, Ebu Musa radıyallahu anh’den rivayet ediyor: “Abdullah b. Ömer radıyallahu anhuma’nın kız kardeşi vefat edince hanımıma:
“Git ve onları taziye et, yanlarında kal. Benimle Ömer radıyallahu anh’ın ailesi arasında geçen geçti” dedim. Hanımım geri gelince:
“Ben sana onların yanında kalmanı söylemedim mi?” dedim. Dedi ki:
“Kalmak istedim fakat İbn Ömer radıyallahu anhuma gelip bizi çıkardı ve şöyle dedi:
“Çıkın! Kız kardeşimi azapta bırakmayın!”
Ebu’l-Buhterî şöyle dedi: “İnsanların ölünün ailesinin yanında kalmaları ancak cahiliye işlerindendir.”856
(Yine Said b. Cubeyr rahimehullah şöyle demiştir:
“Üç şey cahiliye işlerindendir: Ağıt yakmak, ölü ailesinin yemek vermesi (diğer rivayette: musibetten dolayı hayvan kesmek) ve kadının onlardan olmadığı halde ölünün ailesiyle gecelemesi.”857)
Acurrî rahimehullah devamla dedi ki: “Bütün bu işler insanlar arasında bir sünnet ve terk edilmesi de bidat sayılır hale gelmiş, durumlar tersyüz olmuştur. İbn Abbas radıyallahu anhuma şöyle der:
“İnsanlar üzerine hiçbir sene gelmez ki, o yıl bir sünnet öldürüp bir bid’at diriltmesinler. Sonunda sünnetler ölür ve bidatler dirilir.”858
Sünnetlerle amel eden ve bidatlere karşı çıkan, ancak Allah’ın kendisine insanların gazaplarını kolaylaştırdığı kimsedir. Çünkü insanlar, bu kimsenin arzularına muhalefet etmesi ve alıştıkları şeylerden kendilerini yasaklaması sebebiyle öfkelenirler. Kim buna muvaffak kılınırsa Allah ona daha güzel karşılık verecektir. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz sen, (Allah için) bir şeyi terk ettiğinde Allah sana ondan daha hayırlısını bedel kılar.”859
Yine Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Bu ümmette Allah’ın emri üzere savaşmaya devam eden bir grup eksik olmayacak, onlarla tartışanların tartışmaları ve onlara düşmanlık edenlerin düşmanlıkları onlara bir zarar veremeyecektir.”860
852 Et-Tezkira (1/130)
853 Sahih. Ahmed (1/205) Ebu Davud (3132) İbn Mace (1610)
854 Sahih. Ahmed (2/204) İbn Mace (1612) Taberani (2/307) el-Elbani Sahihu Suneni İbn Mace (1308)
855 Sahih maktu. Abdurrazzak (3/559) İbn Ebi Şeybe (2/487)
856 Sahih maktu. Tahrici geçti.
857 Sahih maktu. Abdurrazzak (3/559) İbn Ebi Şeybe (2/487)
858 Sahih mevkuf. İbn Ebi Zemeneyn Usulu’s-Sunne (no:13) el-Esbehani el- Hucce (383)
859 Sahih. Ahmed (5/78-79, 363)
860 Sahih. Bu lafızla: İbn Asakir (1/265)
Kabirleri Türbe Yapan ve Mescid Edinenler Kitap Ehline Benzer
Cundub b. Abdillah el-Becelî radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in vefat etmeden beş gün önce şöyle buyurduğunu işittim:
“...Dikkat edin! Sizden öncekiler peygamberlerinin ve salih kişilerin kabirlerini mescid edindiler. Dikkat edin! Sakın kabirleri mescit edinmeyin. Ben sizi bundan kesinlikle yasaklıyorum.”861
bn Mesud radıyallahu anh Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“Şüphesiz insanların en kötüleri kıyamet saati geldiğinde hayatta olanlar ve kabirleri mescid edinenlerdir.”862
Müminlerin annesi Aişe ve İbn Abbas radıyallahu anhum dediler ki: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve selemle baygınlık geldiği zaman örtüsünü yüzü üzerine attı. Birden endişelenerek yüzünü açtı ve şöyle buyurdu:
“Allah’ın laneti Yahudilerin ve Hıristiyanların üzerine olsun. Peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler.” Onların yaptığı gibi yapmaktan sakındırdı.
Aişe radıyallahu anha dedi ki: “Eğer böyle bir endişe olmasaydı, Rasûlüllâh (sallallahu aleyhi ve sellem)'in kabri meydana çıkartılırdı. Ancak onun kabrinin mescit haline getirilmesinden endişe edildi”863
Hafız İbn Hacer Aişe radıyallahu anha’nın: “Şayet bu endişe olmasaydı kabri açığa çıkarılırdı” sözü hakkında şöyle demiştir:
“Yani kabri örten bir engel koymazlar, kabri açıkta (boş alanda) bırakırlardı anlamına gelir. Bununla, evin dışına defnedilmesi kastedilmiştir. Aişe radıyallâhu anha bu sözü, Mescid-i Nebevî genişletilmeden önce söylemiştir. Mescit genişletilince Âişe radıyallahu anha'nın odası üçgen bir şekilde öyle ayrıldı ki, namaz kılan kimse kıbleye döndüğü anda Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrine dönemesin.”864
Ebu’l-Abbas el-Kurtubi bu hadisin şerhinde şöyle demiştir: “Bu yüzden Müslümanları Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kabri hakkında kötülüklerin önü tıkanmıştır. Toprağının duvarları yükseltilmiş ve oraya girişler kapatılmış, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrinin etrafı çevrelenmiştir. Sonra namaz kılanların önünde olduğu için kabrinin bulunduğu yerin kıble edinilmesinden ve ona yönelerek namaz kılınacağından korkulmuş ve kabrin iki şimal direğine iki duvar yapılmış, kuzey tarafına doğru kimsenin kabre yönelmesi mümkün olmayacak şekilde üçgen halinde çevrelenmiştir. Bütün bu söylediklerimizi Aişe radıyallahu anha:
“Şayet bu endişe olmasaydı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrini açığa çıkarırlardı” sözüyle ifade etmiştir.”865
Mescidi Nebevi’nin genişletilmesi ve Aişe radıyallahu anha’nın oraya dahil edilmesi el-Velid b. Abdilmelik el-Emevi’nin döneminde onun emriyle, Medine’deki bütün sahabelerin vefatından sonra olmuştur. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in hanımlarının odaları Mescid tarafındaydı. Buralar satın alındı ve mescide katıldı. İçerisinde insanların en hayırlısı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in kabrinin de bulunduğu Aişe radıyallahu anha’nın odası da bunlardan biriydi. Daha önce geçtiği gibi namaz anında kıbleye gelmemesi için odanın binası üçgen şeklinde yapıldı. Sonraki asırlarda kabrin üzerine bir kubbe yapıldı. Bunu sonraki Mısır krallarından biri hicri 678 yılında yaptırdı.866
Allame Muhammed b. İsmail es-San’ani, şöyle demiştir: “Eğer; bak Allah'ın Rasulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) bile kabrinin üzerinde kubbesi var ve bunun için epey para harcandı derseniz, deriz ki;
“Bu gerçekten meselenin aslını bilmemekten kaynaklanan büyük bir cehalettir. Bu kubbenin inşa edilmesi, Allah'ın Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) izniyle olmadığı gibi, ne ashabının, ne tabiunun ve ne de onlara tabi olanların veya ümmetin âlimlerinin ve İslam imamlarının cevaz verdikleri bir şeydir. Allah'ın Rasulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) kabrinin üzerine inşa edilen bu kubbe, son dönem Mısır sultanlarından olan ve el-Melik el- Mansur adıyla bilinen Sultan Kalavun es-Salihî tarafından hicri 678 yılında inşa ettirilmiştir. Tahkiku'n-Nusreti Bi Tahlisi Mealimi Dari'l-Hicre adlı eserde böyle zikredilmiştir. Bunlar, siyasi meselelerdir, delile dayanan meseleler değil. Arkadan gelenler önden gidenleri taklid edip dururlar.”867
Ebu’l-Heyyac el-Esedi rahimehullah dedi ki: “Ali b. Ebi Talib radıyallahu anh bana şöyle dedi:
“Seni, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in beni gönderdiği vazife ile göndereyim mi? Yok etmedik hiçbir heykel bırakma ve yerden yüksek hiçbir kabri düzlemeden bırakma.”868
Cabir b. Abdillah radıyallahu anhuma şöyle demiştir: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem kabirlerin kireçlenmesini, üzerine oturulmasını ve üzerine bina yapılmasını yasakladı.”869
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den merfuan:
“Allah’ım! Kabrimi, tapınılan bir put haline getirme. Allah, Peygamberlerinin mezarlarını mescid edinen bir topluluğa lanet etsin.”870
Aişe radıyallahu anh’dan: “Ümm Habibe ve Ümm Seleme radıyallahu anhuma Habeşistan taraflarında gördükleri içinde suretler bulunan bir kiliseden bahsettiklerinde Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İşte onlar, aralarında Salih bir kişi yaşayıp da öldüğünde kabrinin üzerine bir mescid yaparlar, içerisine de resimler çizerler. Kıyamet günün de Allah katında yaratıkların en kötüleri, işte onlardır”871
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den merfuan:
“Allah, Yahudilere lanet etsin; onlar, Peygamberlerinin mezarlarını mescid edindiler”872
Muaviye b. Ebi Sufyan radıyallahu anhuma hadisi: “Kabirleri düzlemek sünnettendir. Yahudiler ve Hıristiyanlar yükseltirler. Siz onlara benzemeyin”873
Bu hadislerin birçok şahitleri vardır ve bütün sahabelerden gelen rivayetler mütevatir haddine ulaşmıştır.874
861 Sahih. Muslim (532) Ebu Avane (1192) İbn Ebi Şeybe (2/150) Taberani (2/168)
* Ka’b b. Malik radıyallahu anh’den aynısı zayıf isnad ile: Taberani (19/41) Ebu Nuaym Marife (5811)
862 Hasen. Ahmed (3844, 4143, 4342) İbn Ebi Şeybe (3/345) Taberani (10413) İbn Huzeyme (789, 790) İbn Hibban (2325) el-Elbani el-Cenaiz (s.287)
863 Sahih. Buhari (435, 436) Muslim (529, 531)
864 Fethu’l-Bari (3/200)
865 el-Mufhim (2/932)
866 Bkz.: Tarihu’t-Taberi (6/435) İktizau’s-Sırati’l-Mustakim (s.685) Mecmuu’l- Fetava (27/399) el-Bidaye ve’n-Nihaye (12/413-415) es-Sarimu’l-Menki (s.196-201) Fethu’l-Bari (3/257)
867 Tathiru’l-İtikad (s.53)
868 Sahih. Muslim (969)
869 Sahih. Müslim (970)
870 Hasen. Ahmed (2/246).
871 Sahih. Buhari (434) Muslim (528)
872 Sahih. Buhari (437) Müslim (530)
873 Hasen. Taberani (19/352 no: 823) el-Elbani Ahkamu’l-Cenaiz (s.267)
874 Bkz.: İbn Teymiye, el-İktiza (s.672) Suyuti el-Emru bi’l-İttiba (s.9) Birgivi, Ziyaretu’l-Kubur (s.6) Ebu Abdillah el-Kettani, Nazmu’l-Mutenasir (109)
Kabirlerin Yanında Kurban Kesenler Bizden Değildir
Enes radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İslam’da akr (kabir yanında kurban kesmek) yoktur”875
Enes b. Malik radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem kadınlardan ağıt yakmamak üzere biat aldı. Kadınlar dediler ki:
“Ey Allah’ın rasulü! Kadınlar cahiliyede ağıt yakma konusunda birbirlerine yardıma giderlerdi. İslam’da da bunu yapabilir miyiz?” Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İslam’da ağıt için yardımlaşma yoktur. İslam’da şigar (takas) nikâhı yoktur. İslam’da kabirlerin yanında kurban kesmek yoktur. İslam’da celeb ve ceneb de yoktur. Yağma yapan bizden değildir.”876
Abdurrazzâk b. Hemmam es-San’anî dedi ki: “Cahiliye dönemi insanları kabrin yanında bir inek ya da bir koyun keserlerdi.”877
Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye şunları söylemektedir: “Orada -yani kabirlerin yakınında- hayvan kesmek kayıtsız ve şartsız olarak yasaklanmıştır. Bunu mezhebimize mensub âlimler de, başkaları da bu hadis sebebiyle böylece belirtmişlerdir. el-Mervezî’nin naklettiği rivayete göre Ahmed b. Hanbel şöyle demiştir:
“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu işi yasaklamıştır. Ebû ‘Abdillah böyle bir hayvanın etini yemeyi mekruh kabul etmiştir. Mezhebimize mensub ilim adamları şöyle demişlerdir: Zamanımızın insanlarının çoğu kabrin yanında ekmek ve benzeri şeyleri tasadduk kabilinden yaptıkları işler de bu anlamda değerlendirilir.’878
Nevevî rahimehullah, şöyle der: “Kabrin yanında küçük ve büyük baş hayvan kesmek ise Enes’in bu hadisi dolayısıyla yerilmiş bir şeydir.”879
Bu hüküm orada yapılan kesim Yüce Allah için olduğu takdirde böyledir. Şayet bazı cahillerin yaptığı gibi kabir sahibi için olursa bu apaçık bir şirktir, onu yemek de haram ve fısktır. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Üzerine Allah’ın adı anılmayanlardan yemeyin. Çünkü o elbetteki bir fısktır.” (En’âm, 121) Yani durum Allah’tan başkası için kesildiğinden dolayı hükmü böyledir. Zira buradaki fısk Yüce Allah’ın şu buyruğunda zikrettiği gibidir:
“Ve Allah’tan başkasının adına boğazlandığından dolayı fısk olanlar.’ (En’âm, 145)880
İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
‘Allah, Allah’tan başkası için hayvan boğazlayan kimseye lanet etmiştir.’881
875 Sahih. Ahmed (3/197) Ebu Davud (3222) Beyhaki (4/57, 9/314) Ramehurmuzi Muhaddisu’l-Fasl (s.252) Deylemi (7902) el-Elbani es-Sahiha (2436)
876 Sahih. İbn Hibban (7/415) Ziyau’l-Makdisi el-Muhtare (5/165) Ahmed (3/197) Abdurrazzak (3/559) Abd b. Humeyd (1251) Bezzar (13/318)
877 Ebû Dâvud (2/71), ‘Abdu’r-Rezzâk, Musannef, (6690); Beyhakî, (4/57); Ahmed, (3/197)
878 İktidâ’u’s-Sırati’l-Mustakîm, (s. 182)
879 el-Mecmû’, (5/320)
880 Bkz. El-Heytemi, ez-Zevacir (1/171)
881 Sahih. İbn Hibban (10/265) Hakim (4/396) Ziyau’l-Makdisiel-Muhtare (12/214) Ahmed (1/217, 309, 317)
Türbelere Yolculuk Yapanlar Bizden Değildir
Ebû Hureyre radıyallahu anh’den, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Şu üç mescid dışında(ki mescitlere yolculuk yapmak için) yükler bağlanmaz: Mescid-i Haram, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mescidi ve Mescid-i Aksa.”882 Bir diğer rivayet şu lafızladır:
“Ancak üç mescide gitmek için yola çıkılır: Kâbe mescidi, benim mescidim ve İlya mescidi.’883
Ebû Basra el-Gıfarî radıyallahu anh, Ebû Hureyre radıyallahu anh ile karşılaştı. Ona: “Nereden geliyorsun’ diye sordu. Ebû Hureyre radıyallahu anh:
“Tur’dan geliyorum, orada namaz kıldım” dedi. Ebû Basra ona şöyle dedi:
“Keşke gitmeden önce sana yetişmiş olsaydım. Çünkü ben Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:
“Üç mescid dışında yükler (herhangi bir mescid için) vurulmaz: Mescid-i Haram, benim bu mescidim ve Mescid-i Aksa.”884
Bu hadislerde peygamberlerin ve salihlerin kabirleri gibi mübarek herhangi bir yere yolculuk yapmak haram kılınmaktadır. Her ne kadar bu ifadeler: ‘yükler vurulmaz’ şeklinde nefy lafzı ile varid olmuş ise de Hâfız İbn Hacer rahimehullah’ın belirttiği üzere maksat nehydir. Yüce Allah’ın şu buyruğunda olduğu gibi:
“Artık hacda kadına yaklaşmak, günah işlemek, kavga etmek yoktur.” (Bakara, 2/197) Bu et-Tıybî’nin de dediği gibi: açıkça nehy ifadesi kullanmaktan daha beliğdir. Sanki şöyle buyurmuş gibidir: Birtakım özelliklere sahip olduklarından ötürü bu yerler dışında ziyaret maksadıyla gitmek hiç de uygun değildir.’
Şah Veliyullah ed-Dıhlevî’nin bu hususta yaptığı açıklamaların bir kısmı şöyledir:
“Cahiliye dönemi insanları kendi görüşlerine göre tazim edildiği kabul edilen birtakım yerlere ziyaretler yapar ve bundan bereket elde edeceklerini ümit ederlerdi. Bu yaptıklarındaki tahrif ve fesad açıkça ortadadır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ibadet şiarları olmayan işlerin ibadet şiarlarına katılmaması için böyle fesada götüren yolları kapatmıştır. Böylelikle Allah’tan başkasına ibadete giden yolu tıkamış olmaktadır. Bana göre hakikat şudur: Kabir ve Yüce Allah’ın velilerinden herhangi birisinin ibadet yeri ile tur, bu husustaki yasak bakımından birbirine eşittir.’885
Bu açıklamaların sonunda dikkat çekmemiz güzel olacak bir nokta şudur: Ticaret ve ilim talebi için yolculuk yapmak bu yasağın kapsamına girmez. Çünkü yolculuk burada böyle bir ihtiyacı elde etmek için yapılmaktadır. O yerin herhangi bir özelliği dolayısıyla değil. Aynı şekilde Allah için, kardeş bilinen bir kimseyi ziyaret etmek için yolculuk yapmak da böyledir. Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiye’nin belirttiği gibi burada maksat o kardeşin ziyaretidir.886
882 Sahih. Buhari (1189) Muslim (1397)
883 Sahih. Müslim (1397).
884 Sahih. Tayalisî, (1348); Ahmed (6/6)
885 Huccetullahi’l-Baliga, (1/192)
886 Mecmuu’l-Fetava (2/186)