top of page

ALIŞVERİŞ KİTABI

 Ebu Muaz Seyfullah el-Çubukâbâdî  "BİZDEN OLMAYANLAR" Şerhi'nin - Ses Kayıtları 01 -  67 

34 ALIŞVERİŞBizi Aldatan Bizden Değildir
00:00 / 01:04

Bizi Aldatan Bizden Değildir

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem yiyecek satmakta olan bir adama uğradı. Ona nasıl sattığını sordu. O da anlattı. Bunun üzerine Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e elini o kaba sokması vahyedildi. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem elini kaba soktuğunda nemli olduğunu gördü. Bunun üzerine:

“Aldatan bizden değildir” buyurdu.1178
 

Aynısını Ebu Burde1179 ve Ebu Musa1180 radıyallahu anhuma da rivayet ettiler.

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bize karşı silah taşıyan bizden değildir. Bizi aldatan bizden değildir.”1181

Kuleyb el-Evdî’den: Ali radıyallahu anh kasaplara uğradı ve şöyle dedi: “Etleri şişirmeyin. Kim eti şişirirse bizden değildir.”1182

1178 Sahih. Ahmed (2/242) Muslim (102) Ebu Davud (3454) İbn Mace (2224) Hakim (2/10) Beyhaki (5/320) Humeydi (1081) Elbani Sahihu’l-Cami (5440)

1179 Sahih ligayrihi. Ahmed (3/466, 4/45) Taberani (22/198) Buhari Tarih (8/227)

1180 Sahih ligayrihi. Taberani Evsat (4/293)

1181 Sahih. Muslim (101) Ebu Nuaym Musnedu’l-Mustahrac (285) Ahmed (2/417) Musnedu Serrac (1936) el-Lalekai (1898) Kudai (351) İbn Bişran Emali (829) İbn Mende el-İman (547)

1182 Hasen mevkuf. Abdurrazzak Emali Fi Asari’s-Sahabe (164) İbn Ebi Şeybe (5/8) İbn Asakir (42/484) İbn Sad (3/26)

Ölçü ve Tartıyı Eksik Yapan, Malzemeden Çalan Bizden Değildir

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

Eyke halkı da Peygamberleri yalanlamıştı. Şuayb onlara demişti ki: “Hiç Allah'tan korkmuyor musunuz? Ben sizin için güvenilir bir peygamberim. Bu itibarla Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Bu işe karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak âlemlerin Rabbi Allah'a âttir. Ölçüyü tam yapın ve eksik tartanlardan olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkını eksiltmeyin; yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Sizi ve daha evvelki nesilleri yaratan Allah’tan korkun.” (Şuara 176-184)

İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem Medine’ye geldiğinde (Medine halkı) insanlar arasında ölçekleri ile en çok hile yapıp aldatan kimseler idi. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle:

“Ölçü ve tartılarında eksiklik yapanların vay haline” (Mutaffifin suresi) ayetini indirdi. Bundan sonra güzelce ölçüp tartmaya başladılar.”1183

1183 Hasen. İbn Hibban (11/286) Hakim (2/38) İbn Mace (2223) Taberani (11/371) Beyhaki, Şuab (4/327) Muhalledî, Emali (7) Beyhaki (6/32)

Henüz Mevcut Olmayan Şeyi Satanlar Cahiliyye Ehline Benzer

İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: ‘Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem, hablu’l-habele’den (vadesi, devenin karnındaki yavrunun yavrusunun doğumuna kadar belirlenerek yapılan satışı) yasakladı. Cahiliyye halkı bu şekilde alışveriş yapardı. Kişi, hayvanın karnındaki yavrunun doğum yapması zamanında bedelini vermek şartıyla deve satın alırdı.”1184

1184 Sahih. Buhari (2143) Muslim (1514).

Haram Kılınan Şeylerin Ücretini Yiyenler Yahudilere Benzer

Câbir radıyallahu anh anlatıyor: “Mekke’nin fethedildiği sene Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i Mekke’de işittim, şöyle buyuruyordu:

‘Allah ve rasulü içki, ölmüş hayvan, domuz ve putun alım- satımını yasakladı.’ Bunun üzerine:

‘Ey Allah’ın Rasûlü! Ölmüş hayvanların iç yağı hakkında ne buyurursunuz, zira onunla gemiler yağlanır, derilere sürülür, kandiller aydınlatılır’ dendi. Şöyle buyurdu:

‘Hayır, Onun satışı haramdır. Allah Yahûdîlerin canını alsın. Allah onlara ölmüş hayvanların iç yağını haram kıldığı vakit bu yağı erittiler, sonra satıp parasını yediler.’”1185

Ömer radıyallahu anh’e bazı amillerinin domuzun ve içkinin ücretinden cizye aldıkları anlatıldı. Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh şöyle dedi:

“Bunların satışını onlara bırakın. Yahudilere benzemeyin. İç yağları onlara haram kılınınca onu satıp ücretini yediler.”1186

1185 Sahih. Buhârî (2236); Müslim (1581)

1186 Sahih mevkuf. İbn Zencuye el-Emval (198-199) Ebu Ubeyd el-Emval (114, 115) Abdurrazzak (6/23, 8/195, 10/369) Hatib el-Fakih (2/306) İbnu’l-Munzir el- Evsat (6/7)

Namaz KılmayanlaFaizle Alışveriş Yapanlar Allah’ın Düşmanıdırr Bizden Değildir

Faiz yiyenlerin dışında hiç kimseye Allah, kitabında savaş ilan etmemiştir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:

“Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların “Alım-satım tıpkı faiz gibidir” demeleri yüzündendir. Hâlbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vaz geçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir), sadakaları ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez.” (Bakara 275-276)

İbn Mes’ûd radıyallahu anh’den: “Faizi yiyen, yediren, kâtiplik yapan ve bilerek şahitlik yapanlar Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in diliyle kıyamet gününe kadar lanetlidirler.”1187

Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi: “Faiz yetmiş iki kısımdır. En aşağısı kişinin anasına yanaşması gibidir.” Sonra dedi ki: “Elbette sizler, Kitap ehlini adım adım takip edeceksiniz.”1188

Bu suçun Yüce Allah katındaki kötülüğünü açıklamaya bu kadarı yeter. Devletlerin ve fertlerin yaşam seviyelerine bakan; faizle alışveriş yapmanın yol açtığı iflası, çöküntü ve yıkımı görür. İşlerin kesat gittiğini ve piyasa durgunluğunu, borçların ödenemediğini, iktisadî hayatın felç olduğunu, işsizlik oranının yükseldiğini, birçok şirket ve müessesenin battığını; günlük kazanç ve alın terinin, tefecilerin bitmek-tükenmek bilmeyen faizini ödeme yolunda akıtıldığını; büyük miktardaki sermayenin birkaç insanın tekelinde toplanması sebebiyle toplumda ortaya çıkan tabakalaşmayı görür. Ve belki de bu; Allah’ın, faizle muamelede bulunanları tehdit ettiği savaşın açıkça bir görüntüsüdür.

Faize karışan asıl tarafların, aracıların ve yardımcı olanların hepsi, Rasûlüllâh sallallahu aleyhi ve sellem’in diliyle lanetlenmişlerdir. Câbir radıyallahu anh’den şöyle dediği nakledilir:

“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, faiz yiyene ve yedirene, faizi yazana ve şahit olanlara lanet etti ve şöyle buyurdu: “Hepsi de aynıdır.”1189

Dolayısıyla; faizin yazılması, miktarının belirlenmesi ve kaydedilmesi, teslim edilmesi ve alınması, emanet bırakılması ve korunması işlerinde çalışmak caiz değildir. Genel anlamıyla, hangi surette olursa olsun faize karışmak ve yardım etmek haramdır.

‘Abdullah b. Mes’ûd radıyallahu anh’den merfu olarak gelen hadiste Rasûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem bu büyük günahın çirkinliğini açıklamaya özen gösterir. Şöyle buyurur:

‘Faiz yetmiş üç kısımdır. En basiti kişinin annesiyle nikâhlanması gibidir. Ve faizin en kötüsü Müslüman bir kimsenin ırzına dil uzatmak gibidir.’1190

‘Abdullah b. Hanzale radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

‘Kişinin bilerek yediği bir dirhem faiz otuz altı zinadan daha kötüdür.’1191

Faizin haramlığı geneldir. Bazılarının zannettiği gibi ‘zenginle fakir arasında olursa’ şeklinde bir kayıt yoktur. Tersine, her durumu ve her kişiyi kapsar. Birçok zengin insan ve büyük tüccar faiz sebebiyle iflas etmiştir. Yaşanılanlar buna şahittir. Miktar olarak artsa bile en azından malın bereketi kaybolur. Rasûlüllâh sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur:

‘Faiz çokluk getirse bile şüphesiz ki sonunda bir azlık olacaktır.’1192

Faizin haramlığı; yüzdesinin yüksekliğiyle, kıymetsizliği, azlığı ve çokluğuyla da kayıtlı değildir. Hepsi haramdır. Faiz yiyen; Kıyamet günü, şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden ve saradan kalktığı gibi mezarından kalkar.

Allah, bu suçun çirkinliğine rağmen ondan tevbe edilebileceğini ve nasıl tevbe edilmesi gerektiğini bildirir. Ve bununla ilgili olarak faizcilere şöyle buyurur:

‘Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, ana sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olursunuz.’ (Bakara, 279)

İşte bu adaletin ta kendisidir! İnanan insan bu büyük günahtan nefret etmeli ve çirkinliğini kalbinde hissetmelidir. Paralarını, kaybolmasından ya da çalınmasından korktukları için mecburen faizli bankalara koyanların da zaruret hissini duymaları gerekir. Onların durumu leş yemek gibi veya daha kötü bir durumdur. Bununla birlikte Yüce Allah’tan bağışlanma dilemeli ve mümkün olduğunca başka bir çare bulmak için uğraşmalıdırlar.

Bankalardan paralarının faizini talep etmeleri caiz değildir. Hatta parasının faizi hesabına işlense bile caiz olan bir şekilde bu faizden kurtulması gerekir. Sadaka olarak veremez. Çünkü Allah, temizdir; ancak temiz şeyleri kabul eder.

Herhangi bir şekilde faizinden yararlanması da caiz değildir. Ne yemede, ne içmede, ne giyinmede, ne ev edinmede; ne eşine, çocuğuna, anne ve babasına yapması gereken harcamada; ne zekât olarak vermede, ne vergilerini ödemede, ne de bir haks ızlığı gidermede kullanılabilir. Sadece Yüce Allah’ın darbesinden korkarak ondan bir şekilde kurtulur.

1187 Sahih. Ahmed (3881) Nesai (5102) Ebû Dâvud (3333); Tirmizî (1206); İbn Mâce (2277) Sahihu’t-Tergib (758) bkz: Muslim (1759)

1188 Hasen ligayrihi mevkuf. Taberani Musnedu’ş-Şamiyyin (254)

1189 Sahih. Muslim (1598).

1190 Sahih. Hâkim, Mustedrek (2/43) İbn Mace (2275) Beyhaki Şuab (7/363) Bkz. El-Elbani, Sahîhu’l-Câmi‘ (3533) es-Sahiha (1871)

1191 Sahih. Ahmed, Musned (5/225). Bkz. El-Elbani, Sahîhu’l-Câmi‘ (3375) es-Sahiha (1033).

1192 Sahih. İbn Mace (2279) Hâkim, Mustedrek (2/43). Bkz. Sahîhu’l-Câmi‘ (3542)

Yiyeceği Karaborsa Yapan Bizden Değildir

Huzeyfe radıyallahu anh’den: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:

“Müslümanların yiyeceğini karaborsa yapan bizden değildir.”1193

İhtikâr (Karaborsacılık/stokçuluk): Bir yiyecek malını piyasada azaltıp pahalandırmak için satmadan bekletmektir.

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kim Müslümanlara daha yüksek fiyattan satmak için stok yaparsa o günahkardır.”1194

Ma’mer b. Abdillah el-Adevî radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ancak günahkar olan kimse karaborsacılık yapar.”1195

1193 Hasen. İbn Ebi Hatim İlel (2/45) Buhari Tarih (7/122)

1194 Hasen ligayrihi. Ahmed (2/351) Hakim (2/12) el-Elbânî, es-Sahiha (3362)

1195 Sahih. Muslim (1605) Ahmed (6/400) Ebu Davud (3442) Tirmizî (1267) İbn Mace (2154)

Rehine El Koyanlar Cahiliyye Ehline Benzer

Cahiliye devrinde bir kimse bir malını veya eşyalarını aldığı borç veya başka bir şey karşılığında rehin bırakırdı. Fakat borç ödenmeyince, rehin bırakılan şey, rehin alan kimseye kalır, sahibine iade edilmezdi. İslam bunu iptal etmiştir.

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Rehin bırakan kişinin bıraktığı şey bağlanmaz. Geliri de, masrafı da sahibine aittir.”1196

Ma’mer dedi ki: “Zuhrî’ye:

“Rehin bağlanmaz demek, kişinin “Eğer sana malını getirmezsem bu senindir” demesi midir?” diye sordum.

“Evet” dedi. Sonra bana ulaşana göre o:

“Telef olan rehin mal sahibinden gitmez. Rehin alan kişinin kesesinden gider. Ondan faydalandığı gibi, sorumluluğu da kendisinindir” demiştir.1197

İbn Sirin’den: “Bir kişi evini beş yüz dirhem karşılığında rehnetti. Dirhemleri rehin alan kişi:

“Eğer bana filan zamana kadar alacağımı getirmezsen, ona karşılık evini alırım” dedi. Bu kişi belirlenen tarihte gelmedi. Ancak bu tarihten sonra gelebildi ve bu konuda Şureyh’in yanında davalaştılar. Kadı Şureyh:

“Eli ayağı yanlış yaptıysa evini mi alacaksın? Ona evini iade et ve dirhemlerini geri al” dedi.1198

Amr b. Dinar’dan: “Tavus rahimehullah’a kişinin rehin bırakıp:

“Eğer falan güne kadar sana hakkını getirmezsem rehin senindir” demesi hakkında sorulunca şöyle dedi:

“Kişi yanında rehin olarak bırakılan şeyi alamaz. Ancak rehin satılır ve kişi hakkını aldıktan sonra fazlasını sahibine iade eder.”1199

1196 Sahih. İbn Hibban (13/258) Hakim (2/58-60) Malik Muvatta (2/728) İbn Mace (2441) Darekutni (2920-27)

1197 Sahih maktu. Abdurrazzak (15033) Beyhaki (6/42)

1198 Sahih maktu. Abdurrazzak (15035)

1199 Sahih maktu. Abdurrazzak (15036)

Hibesinden (Yaptığı Bağıştan) Dönen Bizden Değildir

İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Hibesinden (yaptığı bağıştan) dönerek kustuğunu yiyen köpek gibi kötü sıfatı olan kimse bizden değildir.”1200

Buhârî’nin mahfuz olan metinle rivayetinde:

“Hibesinden geri dönen kişi, kusan, sonra da kustuğuna dönen köpek gibidir, bizim böyle kötü bir sıfatımız olamaz” şeklindedir.1201

1200 Hasen. İbn Abdilberr, el-İstizkar (7/235) İbn Ebî Hâtim, Tefsir (12/447)

1201 Sahih. Buhari (6975) Ahmed (1/217) Tirmizi (1298) Nesai (3699)

İşçi Çalıştırıp da Ücretini Ödemeyen Günâhkârdır

İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Şüphesiz Allah katında günahların en büyüğü bir kadın ile evlenip, ondan ihtiyacını karşılayınca onu boşayan ve mehrini ona ödemeyen kimse ile bir adamı çalıştırdıktan sonra ücretini vermeyen, bir diğeri ise boş yere bir hayvanı öldürenin kimsenin günahıdır.”1202

1202 Hasen. Hakim (2/198) Beyhaki (7/241) el-Elbani, es-Sahiha (999)

Sol Eliyle Alıp Verenler Şeytana Benzer

Ebû Hureyre radıyallahu anh’den: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz sağ eliyle yesin, sağ eliyle içsin, sağ eliyle alsın, sağ eliyle versin. Zira şeytan soluyla yer, soluyla içer, soluyla verir ve soluyla alır.”1203

1203 Sahih. İbn Mâce (3266) Taberani Evsat (7/35, 8/231) İbn Abdilberr, el-İstizkar (8/ 342) et-Temhid (11/114) Bedruddin eş-Şibli, Akamu’l-Mercan (s . 57) Darekutni İlel (7/269) el-Elbani, ed-Sahiha (1236)

bottom of page